 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 2002/219
K: 2002/7309
T: 8.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İŞYERİNİN KAPATILMASININ ÖNLENMESİ
- İŞÇİNİN HAKLI NEDENLE SÖZLEŞMEYİ FESHİ
- KÖTÜNİYET TAZMİNATI
- SOSYAL HAKLARI TELAFİ EDİCİ
- YARARLANDIRMALAR YAPILMASI
ÖZET: Davacı işçi; kendisinin aldatıldığından bahisle, fes zorlandığını ileri sürerek; kötüniyet tazminatı istenmişse di işyerini işveren devraldığı 1999 kasım ayından itil ren ekonomik kriz olduğundan o dönemde işyerini yi devralmış işvelinin birtakım tedbirlere başvurması doğalıl Daha sonra da; işveren onların geçimlerini sağla) bilmesi için telafi yolu ile mağduriyetleri giderilmiştir, iş) rinin kapatılmasının önlenmesi için işverenlerin elinden f len gayreti gösterdiklerinden, kötü niyet tazminatına kaı verilemez.
(1475 s. İş K. m. 13)
Davacı, ihbar, ve kötüniyet tazminatlarının ödetilmesine karar verilmesi istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde, davalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı işçi davalıya ait işyerinde kapsam dışı personel olar; çalışmakta iken, dosya içeriğine göre işyerini yeni devralmış olan dav; işveren ekonomik zorluklardan söz ederek kapsam dışı çalışan işçilere Şub 2000 tarihinden itibaren ikramiye ve sosyal hakları ödemeyeceğini ayru Temmuz ayına kadar da ücret zammı yapamayacağını 8.5.2000 tarihli t genelge ile ilgiliye duyurmuştur.
Davacı ve 14 işçi bu duyuru üzerine sözleşmelerinin haklı nedenle fes yoluna gitmişler ve kendilerine o güne kadar gerçekleşen tazminat ve haklt tam olarak ödenmiştir.
2000 yılı Mart ayında işyerindeki işçilere %10 ücret zammı ödemesi yapıldığı gibi sosyal hakları telafi edici yararlandırmalar da çalışanlara sağlanmıştır.
Davacı işçi ve gelişmeler sonucu kendisinin aldatıldığını ve fesine zorlandığını ileri sürerek kötüniyet tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece istek gibi hüküm kurulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre işçinin haklı nedenle ya da başka bir şekilde sözleşmeyi feshi halinde 1475 sayılı iş Kanununun 13. maddesinde öngörülen kötüniyet tazminatına karar verilemez. Öte yandan işyeri işveren tarafından devralındığı 1999 Kasım ayından itibaren ülkemizde ekonomik bir krizin varlığı herkes tarafından bilinmektedir. O dönemde işyerini yeni devretmiş işverenin bir takım tedbirlere başvurması kadar doğal bir şey olamaz. Anılan bu tedbirler kapsamında yayınlanan genelge nedeniyle 15 kadar işçiye her türlü hakları ödenerek onların haklı fesih nedenleri kabul edilmiştir. Daha sonra da işçilerin gösterdiği tepkiler sonucunda; işveren onların geçimlerini sağlayabilmeleri için telafi yolu ile mağdur duruma düşmelerini önlemeye çalışmıştır. Bunların kötüniyete dayandığının kabulü dosya içeriği ile bağdaşmamaktadır. Günümüzdeki anlayışa göre işyerlerinin kapatılmasının önlenmesi için işverenlerin elinden gelen gayreti göstermeleri normal kabul edilmelidir.
Açıklanan nedenlerden dolayı davanın reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 8.5.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
İşveren tarafından 46 kapsam dışı idari personele yapılan bildirimde, Temmuz 2000 ayına kadar ücretlere zam yapılmayacağı, 1.2.2000 tarihinden itibaren her ay kendilerine ödenmekte olan ikramiye, yakacak yardımı, izin harçlığı, bayram parası, tahsil yardımı gibi sosyal yardımların kaldırıldığı duyurulmuştur. 8.2.2000 tarihli bu bildirimde ayrıca, kendi iradesi ile şirketten ayrılmak isteyenlere her türlü kolaylığın sağlanacağı belirtilmektedir. Davacı bu bildirim üzerine 1475 sayılı iş Kanununun 16. maddesinin II/d ve "e" fıkraları gereğince iş akdini feshetmiştir.
Davacının da aralarında bulunduğu 15 işçinin Şubat ayı içerisinde işten ayrılmalarını takiben işverence işyerinde çalışmaya devam eden 31 kapsam dışı personele Mart 2000 ayında %10 ücret zammı uygulandığı gibi, kesileceği belirtilen sosyal hakların daha önce ödendiği şekilde ödenmesine devam edildiği anlaşılmıştır.
Davacı işçi, işverenin yanıltması sonucunda işten ayrılmak zorunda kaldıklarını ve işverence bu şekilde beyanda bulunulmasa idi çalışmaya devam edeceklerini ve
İşverenin kötü niyetli davranışı neticesinde ihbar ve kötüniyet tazminatlarına hak kazanamadıklarını belirterek bu tazminat karşılığını talep etmiştir.
Daire bozma kararında, ekonomik kriz nedeniyle işverenlerin bu şekilde tedbir al malarının doğal olduğu belirtilmektedir. Ancak işverenler bu tedbirleri alırken yasa, tüzük, yönetmelik gibi düzenlemeler dışında iyi niyet ve doğruluk kurallarından ayrılmamaları gerekir.
İşveren bir kısım işçileri işten çıkarmak istemiş ve onlara daha az tazminat ödemek amacıyla yukarıda belirtilen yola başvurmuş ve iyiniyet kurallarından uzaklaşmıştır, işverenin ekonomik krizden etkilendiği dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi Mart 2000 ayı içinde işyerinde kalan diğer kapsam dışı personele daha önceki aylarda yapılan ödemelerin aynen devam ettirilmesi de bu yöndeki düşünceleri geçersiz kılmaktadır, işçilerin ayrılmasından sonra kısıtlı ödeme durumu devam etseydi bu durum da davacıyı haklı kabul etmek mümkün olamazdı. Davacı, işverenin gerçek dışı ve yanıltmaya yönelik bildiri ve beyanlarına inanıp, işyerinden ayrılmıştır. 1981 yılından 2000 yılına kadar işyerinde çalışan ve kendisi yönünden belirtilen durum dışında ayrılması için bir neden bulunmayan davacı, iş şartlarının ağırlaştıracağı duyurusunu alıp işten ayrılmak durumunda kalmış olup, çalışma ve yüksek ücret alma durumu bu şekilde ortadan kalkan davacı bir zarara uğratılmış durumdadır. Dava dilekçesinde ihbar ve kötüniyet tazminat istekleri yer almışsa da burada davacının açık iradesi işverenin iyiniyet ve doğruluğa uymayan davranışıyla uğranılan zararın tazminidir, işveren kriz gerekçesiyle işçi çıkartmak yönünü seçmiş ise, bu durumda yapacağı işlem kıdem tazminatı yanında ihbar tazminatını da ödemelidir, ihbar tazminatından kurtulmak amacıyla doğruluk kurallarından uzaklaşmak, işçiyi yanıltmak ve onun istifasını temin etmek için iyiniyet dışı yollara başvurarak zarara uğratmanın bir karşılığının da olması gerekir, işte davacı bu zararının karşılığının en azından mahrum kalınan ihbar tazminatı kadar olduğunu belirtmekte olup, bu isteği kendiliğinden işten ayrılan işçi ihbar tazminatı isteyemez kuralı içinde değerlendirme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle Daire bozma kararına katılamıyorum.
U. Öztürk Üye