 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 2002/12610
K: 2003/942
T: 30.1.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HİZMET SÖZLEŞMESİNİN FEŞHİ
- KIDEM TAZMİNATI
- İŞÇiLIK HAKLARI, FAZLA ÇALIŞMA, YILLIKÜCRETLI iZIN ALACAGI
- İBRANAMENİN KAPSAMI
ÖZET: Davalının dayandığıihbar~amede ise, davacının kıdem ve, ihbar tazminatları dışında ücret,fazla çalışma ve resmi tatil ücrethtini aldığı yazılıdır. İşverenin beyanı ile ibraname çelişkilidir.
Bu durumda; ibranamesadece üzerinde belirtilen kıdemve ihbar tazminatlarının ödenen kısmıyla ilgili bir makbuz niteliğindedir. Diğer işçilik hakları yönünden geçersizdir. İşverenin fesih hakkında kabulü varken davacının emeklilik nedeniyle ayrıldığı doğru değildir.
O halde bilirkişi tarafından ödenen miktarlarda nazara alınarak hesaplanan alacakların hüküm altına alın
ması gerekir.
(1475 s. Iş K. m. 14, 35, 36, 37, 38, 39, 41)
Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücreti, hafta ve bayram tatili gündeliğinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde, davacı avukatı tarafından te my iz edilmiş olmakla.
dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı hizmet sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal ve dini bayram çalışmaları ücretlerinin tahsilini istemiştir.
Mahkemece davacının emekli olmak için kendisinin ayrıldığı bu nedenle kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyada mevcut delillerden, davacının 1.4.1990-20.1.1995 ve 1.6.1995-5.1.1999 tarihleri arasında iki dönem davalı işyerinde çalıştığı uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece 20.1.1995 tarihinde sona eren birinci çalışma dönemi için herhangi bir irdeleme değerlendirme yapılmamıştır. Bu çalışma döneminde de ödenmeyen fazla çalışma ve hafta tatili genel tatili ve yıllık izin alacakları olduğu bellidir. Her ne kadar yıllık izin kullandırma işverenin yönetim hakkı ile ilgili ve işçi tarafından.fesih nedeni yapılmazsa da, diğer işçilik haklarının ödenmemesi, davacıya hizmet sözleşmesinin haklı olarak feshetme hakkı vermektedir. Buna göre, 5 yıl gibi uzun süre çalışmış bir işçinin 20.1.1995 tarihinde hizmet sözleşmesinin haklı olarak feshettiğinin kabulü hakkaniyete daha uygun düşer. Davalı bu döneme ilişkin kıdem tazminatı ve diğer işçilik haklarını ödediğini kanıtlamamıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bir işçinin kıdem tazminatı alacağınakarar verilmeyen haller diğer işçilik haklarının istenmesine ve hüküm altına alınmasına engel değildir.
1.6.1995-5.1.1999 tarihleri arasındaki dönem için davalı, emeklilik nedeniyle davacının hizmet sözleşmesini feshettiğini savunmuş, alacaklarının ödendiğine dair ibranameye dayanmıştır. Mahkemece Bölge Çalışma Müdürlüğü'nün soruşturma evrakı getirtilip incelenmemiştir. Ancak bölge Çalışma Müdürlüğünün 6.1.2000 tarihli tutanağından, davalıların murisi işverenin o tarihte, üretime ara verdiği için işçileri çıkardığını ve davacının da hizme! sözleşmesini bu nedenle feshettiğini imzalı beyanı ile açıkladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca işveren, haftanın 6 günü 08.30-17.00 saatleri arasında çalışıldığını, 2 saat ara dinlenmesi verildiğini, resmi tatil/erde lseçalışılmadığını beyan etmiştir.
Davalının, 1.6.1995 ten sonraki hakların ödendiğine dair dayandığı ibranamede ise, davacının kıdem ve ihbar tazminatları dışında ücret, fazla çalışma ve resmi tatil ücretlerini aldığı yazılıdır. Işverenin fazla çalışma ve resmi tatil çalışması yapılmadığı, hafta tatili kullanıldığı şeklindeki beyanı ile ibraname çelişiktir. Mevcut olmadığı ileri sürülen hakların ibraname ile ödendiği savunulamaz. Ayrıca davalıların tanığı Hüsamettin mandra olan işyerinde imalat süt-işleri ile ilgili olduğu için izin verilmediğini, işverenin ihtiyacı olana 2-3 gün izin verdiğini açıkça ifade etmiştir. Bu durumda ibraname sadece üzerinde belirtilen kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenen kısmıyla ilgili bir makbuz niteliğindedir. Diğer işçilik hakları yönünden geçersizdir. Bu dönem için muris işverenin fesih hakkında kabulü varken, davacının emeklilik nedeniyle ayrıldığının kabulü doğru değildir. Bir an davacının emeklilik nedeniyle ayrıldığı kabul edilse bile, mahkemenin bu halde kıdem tazminatı ödenemeyeceği yolundaki gerekçesi de Iş Kanunu 14. maddesi karşısında hatalıdır.
O halde mahkemece yapılacak iş, bilirkişi tarafından ödenen miktarlarda nazara alınarak hesaplanan alacakları hüküm altına almaktan ibarettir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASıNA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.