 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E : 2001/7892
K : 2001/10174
T : 14.6.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı,ihbar ve kıdem tazminatsızın ücreti,ikramiye, erken fesih tazminatı,
cezai şart ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
l- Taraf vekillerinin yüzüne karşı tefhim edilen karara göre bilirkişi raporunda gerçekleştiği belirtilen alacaklardan bakiye süre için bulunan miktardan % 70 ve cezai şarttanda % 25 oranında indirim yapılması kabul edilmiş ve faiz başlangıcı da gösterilmiştir. Bu şekilde oluşturulan kısa kararın Dairemizin istikrarlı uygulaması doğrultusunda HUMK.nun 381-388 maddelerinde öngörülen koşullara uygun bulunduğu kabul edilmelidir. Davalılar vekili kararın tefhiminden itibaren 8 günlük süre geçtikten sonra süre tutum şeklinde bir dilekçe vererek kararı temyiz etmiş ve gerekçeli hükmün tebliği üzerine de gerekçeli temyiz dilekçesi vermiştir.
Bu durumda davalılar vekilinin temyiz istemi temyiz süresi geçirildikten sonra gerçekleştiğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/4 maddesi uyarınca süre aşımından reddine.
2. Davacının temyizine gelince;
a-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
b-)Davanın açılmasından önce davacı taraf kıdem tazminatı dışındaki tüm alacakları için davalı işverence ihtarname keşide etmiş olup 5.10.1998 tarihinde temerrüt oluşmuştur. Bu bakımdan anılan alacaklar bakımından faiz başlangıç tarihi olarak söz konusu tarihin esas alınması gerekirken izin,ikramiye ücret ve bakiye süre ile ilgili tazminat alacakları için ilk ve ek dava tarihlerinin esas alınması hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.6.2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
İstanbul 3. İş Mahkemesince kısa karar 14.3.2001 tarihinde taraf vekillerinin yüzüne karşı tefhim edilmiş davalılar vekili 8 günlük yasal süre içerisinde 21.3.2001 tarihinde İzmir 4. İş Mahkemesine müddeti muhafaza dilekçesi vermiştir. Bu dilekçenin İzmir Mahkemesinde temyiz defterine kayıt edilip edilmediği araştırılmamıştır. Bu husus belirlenmeden davalıların temyiz isteklerinin kararın tefhim tarihine göre süresinde olup olmadığını belirlemek mümkün değildir. Dairenin öncelikle bu eksikliği gidermesi gerekirdi. Zira İzmir'den aynı gün müddeti muhafaza dilekçesi İstanbul İş Mahkemesine gönderildiğine göre İzmir'de temyiz defterine kayıt mevcutsa tefhim tarihine göre davalı temyizi tevhidi içtihat kararına göre süresindedir.
Davalıların müddeti muhafaza dilekçelerinin İzmir İş Mahkemesinde temyiz defterine kaydı yapılmamış olsa dahi davalıların temyizlerinin süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Zira gerekçeli kararda kıdem tazminatı, ücreti ikramiye ve izin ücreti alacaklarının da hüküm altına alındığı halde 14.3.2001 tarihinde tefhim edilen karar , aynen "Tazminat alacağı faiş görüldüğünden takdiren % 20 oranında mahsubuna diğer alacakların rapora göre tahsiline dair karar alındı" şeklindedir. Tefhim edilen bu karar HUMK.nun 388. maddesinde açıklanan unsurları taşımamaktadır. Aynı Yasanın 489/2. maddesine göre kararın temimi, en az 388 maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olup, mahalli mahkeme yasanın bu emredici kurallarına aykırı davrandığından temyiz süresinin tefhim tarihinden başladığını kabul etmek mümkün değildir. Karar tebliğede çıkarılmamıştır. Yukarıda açıklandığı gibi yasaya uygun yapılmayan tefhim tarihinden 12 gün sonra davalıların müddeti muhafaza dilekçesi 26.3.2001 tarihinde İstanbul 3. İş Mahkemesinin temyiz defterine kaydedilmiş bu dilekçede tefhim edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek gerekçeli kararın tebliği istendiği halde gerekçeli kararın tebliğ edilmemiş, mahkemece davalılara muhtura tebliği üzerine eksik harç ve masraflarda karşılanmış, gerekçeli temyiz hayıhasında verilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle davalıların temyizinin süresinde bulunduğu, temyiz isteklerinin incelenmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan daire çoğunluğunun davalıların temyiz istemlerinin reddine dair olan kararına katılamıyorum.