 |
T.C
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E:2001/6069
K:2001/7121
T:25.04.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY İLAMI
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatlarının ödetilmesine karar verilmesini
istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde, taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici
sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalının temyizine gelince;
Davacı, davalıya ait işyerinde 1.2.1985 tarihinde çalışmaya başladığını, kendisine 27.2.1991 tarihinde vaki olacak kıdem tazminatından mahsup edilmek üzere avans ödemesi yapıldığım, ancak sözü edilen tarihte çıktı yapılarak ertesi gün yeniden girdi yapılarak çalışmaya devam ettiğini, 30.9.1995 tarihinde de hizmet akdinin sona erdiğini, bu sürede kendisine 1991- 1995 çalışma dönemi nazara alınarak kıdem tazminatı ödendiğini, l .2.1985 -27.2.1991 çalışma süresi nazara alınmadığı için eksik kıdem tazminatı ödendiğini iddia ederek fark kıdem tazminatı talep etmiş, davalı ise 1991 yılında davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığını,, TİS'nin 13. maddesi gereği kendisine kıdem tazminatı ödendiğini, bilahare yeni bir hizmet akdi ile çalışmalarını sürdürdüğünü, davanın reddi gerektiğini savunmuş, mahkemece davacının isteği doğrultusunda hüküm kurulmuştur,
1991 yılında davacıya yapılan ödemenin avansını yoksa kıdem tazminatımı olduğu kıdem tazminatı hesabında 1991 yılından önceki sürenin sonraki çalışma süresi ile birleştirip birleştirilemeyeceği uyuşmazlık konusudur.
Davacı, davalı kuruma 26.2.1991 tarihinde intikal eden dilekçesinde istifa ettiğini bildirmiş ve ajansta çalıştığı süreye ait kıdem tazminatının kendisine ödenmesini istemiş, işverence düzenlenen kıdem tazminatı tahakkuk cetveli ile 6 yıl 27 günlük kıdem tazminatı hesaplanıp kendisine ödenmiş ve davacı davalı işvereni ibra etmiştir. Bilahare 28.2.1991 tarihinden geçerli olmak üzere yeniden ataması yapılmış ve davacı yeni bir hizmet akdi ile sözleşmenin son kez sona erdirildiği 30.9.1995 tarihine kadar çalışmıştır.
İstifa, bozucu yenilik doğuran bir hal olup, bu yöndeki beyan karşı tarafa ulaşmakla sonuçlarını doğurur. Bu nedenle olayımızda Şubat 1991 de istifa ile sözleşmenin sona erdiğinin kabulü gerekir. Davacının tabi olduğu 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Yasada istifa halinde kıdem tazminatı ödenmesi halinde 1475 sayılı İş Yasasında olduğu gibi bir cezai yaptırım öngörmemiştir. Bu nedenledir ki davacının istila dilekçesini verdiği Şubat 1991 tarihinde işyerinde yürürlükte bulunan 14. dönem Toplu İş Sözleşmesinin 13. maddesinde "... 212 sayılı yasa ile değişik 5953 sayılı yasaya tabi T.G.S. üyesi istifa etmesi halinde de kıdem tazminatına hak kazanır..." hükmüne yer verilmiş ve bu düzenlemeye dayanılarak davacıya bu tarihte kıdem tazminatı ödendiği anlaşılmaktadır.
Davacının TİS'nin bu hükmünden yararlanabilmek için istifa ettiğinin ve kıdem tazminatı aldığının, bilahare yeni bir hizmet akti ile çalışmalarını sürdürdüğünün kabulü gerekir. Zira davacı bu istifa dilekçesini iradesi dışında., işverenin isteği ile verdiğini iddia etmemiş, hata ve hile ile alındığı yolunda kanıtta sunmamıştır.
Aynı işyeri ile ilgili olarak mahkemelerden farklı kararlar çıktığına dair örnek kararlar sunulmuş ise de, önce sonuçlanan davalarda T.İ.S.nin 13. maddesine dayalı savunma getirilmediğinden ve anılan maddeye dayanılmadığından sonuca etkili görülmemiştir.
5953 sayılı yasanın 7/8 maddesi gereği "Bir defa kıdem tazminatı ödenen gazetecinin kıdemi, yeni işine girişinden itibaren hesaplanır".
Davalı işverenin ileride daha farklı kıdem tazminatı ödememek için 1991 yılında kıdem tazminatı ödeme yoluna gittiği ve kötüniyetli olduğu yolunda delilde sunulmamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle davacının fark kıdem tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
Kabule göre; 5953 sayılı yasada, 1475 sayılı iş yasasının 14. maddesinde olduğu gibi kıdem tazminatına akdin feshi tarihinden mevduata uygulanan en yüksek faiz öngörülmediği halde, hüküm altına alınan fark kıdem tazminatına temerrüt tarihinden yasal faiz yerine akdin feshi üzerinden en yüksek banka mevduat faizi yürütülmüş olmasıda bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.4.2001 gününde oyçokluğuyla ile karar verildi.
KARSI OY: Davacı Basın-İş Kanunu'na tabi olarak üyesi bulunduğu Sendika ile işveren arasında bağıtlanan 1.10.1990 - 30.9.1992 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin 13. maddesi uyarınca 27.2.1991 tarihinde İstifa etmek suretiyle kıdem tazminatı adı altında avans alıp hizmet akdi feshedilmeksizin 28.2.1991 tarihinden itibaren aynı görevine devam etmiş bulunmaktadır.
Hizmet akdi 30.9.1995 tarihinde feshedilmek suretiyle işyerinden kıdem tazminatı almaya hak kazanan davacıya hizmet akdi feshedilmeden ödenen paranın kıdem tazminatı avansı olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığından usul ve yasaya uygun kıdem tazminatı farkına ilişkin kararı isabetli bulduğumuzdan çoğunluğun bu yöne ilişkin bozma kararına katılmıyoruz.