 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 2001/5641
K: 2001/5576
T: 4.4.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* İŞÇİ ALEYHİNE HÜKÜM YASAĞI
* TESBİT DAVASI
* EDA DAVASI
* İŞÇİ İÇİN BORÇ DOĞURAN HÜKÜMLER
ÖZET: Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında başka aidat alacağına dair hükümler konulamayacağı gibi, Toplu iş Sözleşmelerinde de, yasaların emredici kuralları bertaraf edilerek borç doğurucu maddeler konulamayacağından, Toplu - iş Sözleşmelerinde borç doğurucu kuralların kısmen ya da tamamen hükümsüz olduğuna ilişkin eda ya da tesbit davaları süreye bağlı olmaksızın dinlenmelidir.
(2821 s. Sendikalar K. m. 23, 61)
(2822 s. TSK. m. 5)
1- Necdet, 2- Hasan, 3- Mustafa adlarına avukat Süleyman ile 1- TTK. Genel Müdürlüğü adına avukat Zeki, 2- Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası Başkanlığı adına avukat Halil, 3- Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanlığı adına avukat Ahmet aralarındaki dava hakkında (Zonguldak 1. iş Mahkemesi)nden verilen 5.10.2000 günlü ve 1485/1101 sayılı hüküm, davacılar avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar Necdet ve Hasan dava dilekçelerinde maaşlarından "spor kesintisi" adı altında üyesi olmadıkları ve muvafakatlerinin bulunmadığı Maden İşçileri Eğitim ve Spor Vakfına kesinti yapılmasını sağlayan Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğü adına Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile Genel Maden-İş Sendikası arasında yapılan 18. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin 96/b. maddesinin iptalini ve diğer davacı Mustafa ise, yine aynı gerekçe ile sözleşmenin yukarıda belirtilen maddesinin iptali ile birlikte yapılan kesintinin iadesini talep etmiş ve mahkeme her üç davacının dava ve taleplerini birleştirmek suretiyle yapmış olduğu yargılama sonunda, davacıların iptal davası açmakta ehliyetlerinin bulunmadığı gibi davacı
Mustafa'nın kesintilerinin iadesini talep etmesinin de toplu iş sözleşmesi hükmünün halen yürürlükde bulunması karşısında mümkün olamıyacağını belirterek açılan davaları red etmiştir.
Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile Genel Maden İşçileri Sendikası arasında Türkiye Taşkömürü Kurumu işyerleri için aktedilen İşletme Toplu İş Sözleşmesinin "Beden Eğitimi" başlıklı 96. maddesinin (a) fıkrasında; işveren, işçilerin çalışma güçlerinin arttırılmasını sağlamak, beden eğitimi çalışmaları yapmaları ve boş zamanları sporla değerlendirmeleri için 3289 sayılı Yasa hükümlerine uyar denildiği gibi, aynı maddenin (b) fıkrasında ise, işveren yukarıda belirtilen maksatlar için kullanmak ve hukuki ve mali sorumluluk işçi sendikasına ait olmak üzere işçiden her ay için sözleşmenin birinci yılında "bir milyon" TL. dışında ve ikinci yılında "birmilyonbeşyüzbin" TL. kesmeyi ve en geç 5 işgünü içinde "Maden İşçileri Eğitim ve Spor Vakfı" hesabına yatırmayı kabul eder, denilmektedir.
Maden İşçileri Eğitim ve Spor Vakfının Genel Maden İşçileri Sendikası Yöneticileri ile Sendikada çalışan personel tarafından kurulduğu ve vakfın amacının, Zonguldak ve havalisi maden üretimiyle ilgili işyerlerinde çalışanlar ve burada ölen veya başkaca herhangi bir nedenle işyerinden ayrılanlar ile bunların aile bireylerinin bedensel ve ruhsal durumlarını korumak ve geliştirmek amacıyla sportif faaliyetlerin tümünden yararlanmalarını sağlamak olarak öngörülmüştür.
Toplu İş Sözleşmesinin 96. maddesinin (a) fıkrasında belirtilen 3289 sayılı Yasa, Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun olup, bu Kanunun 26. maddesinde, memur ve işçi sayısı 500'den fazla olan kuruluşlar ve fabrikalar, öncelikle kendi personeline beden eğitimi ve spor yatırmak için spor tesisleri yapmaya mecbur oldukları belirtilmektedir. Bu yasa maddesinden görüleceği şekilde, işçilerin çalışma güçlerinin arttırılmasını sağlamak, beden eğitimi çalışmaları yapmalarını ve boş zamanlarını değerlendirmeleri için tesis kurma görevi tümüyle işverene ait olup, işçilerden belirtilen maksatları sağlamak için herhangi bir talepde bulunulamaz.
Ayrıca 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 23. maddesinde, sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler konamaz denildiği gibi yine aynı Yasanın 61. maddesinde, işverenin sendika üyelik aidatı dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesinti yapılması yönünü toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırmıyacağı belirtilmektedir.
Yine 2822 sayılı Yasanın 5. maddesine görede, toplu iş sözleşmelerine, yasaların emredici kurallarına aykırı hükümler konamaz. Toplu İş Sözleşmesine bu madde hükmüne aykırı hüküm koyanlar için cezai müeyyide getirilmiş olup, aynı şekilde işverenler yönünden ayrıca 3283 sayılı Yasa ile cezai sorumluluk düzenlenmiştir.
Bütün bu anlatımlar karşısında, çözümlenmesi gereken sorun; işçi sendikasıyla işveren arasında yapılan toplu iş sözleşmesine konulan hükmün davacı işçiyi bağlayıcı nitelikte olup olmadığıdır.
Sendikalar Kanununun 2. maddesine göre; "sendika, işçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip kuruluşlara" denir.
İşçi sendikasıyla işverenin yaptığı sözleşmeye göre, sendika üyesi olan işçinin, sözleşmede tarafların yükümlülüklerini düzenleyen hükümlere göre çalışma karşılığı olan hak ve alacaklardan yararlanacağı, anlaşmazlık konusu olan hükmün davacıyı bağlamıyacağı, bununda işçi haklarında gözetilen kamu düzeni düşüncesinden ileri geldiği kabul edilmektedir. Ayrıca sendika toplu iş sözleşmesinden istifade eden üyesine sadece haklar sağlıyabilir. Ona borç yükleyemez. Bu durumda toplu iş sözleşmesinde yer alan düzenleme hükümsüzdür.
Toplu iş sözleşmesinin kısmi hükümsüzlüğü her zaman her ilgili tarafından ileri sürülebilir. Bu ileri sürme bir tesbit davası şeklinde yapılabileceği gibi, eda davasına da konu teşkil edebilir.
Davacıların taleplerinde iteri sürdükleri iptal istemi sonuç itibariyle sözleşme maddesinin hükümsüzlüğünü tesbit ettirmek amacını taşımaktadır. Böyle bir davayı açmakta her üç davacının da hukuki yararı bulunmaktadır, iptal istemi ile hükümsüzlüğün tesbiti örtüşmektedir. Davacıların taleplerinde ki gerçek amaç hükümsüz olan bir maddenin kendilerine borç yükleyemeyeceğidir. Böyle bir durumda iptal işleyemeyecekleri şeklinde ki düşünceyle davacı isteklerinin reddi mümkün değildir. Davacılar yönünden geçersiz ve yok hükmünde olan bir maddenin iptalinin istenip istenemiyeceği tartışma konusu yapılamaz. Açılan davalar hükümsüzlüğün belirlenmesi ve işverenin sataşmasının önlenmesi mahiyetinden olmakla, davacıların isteklerinin reddiyle ilgili mahkeme kararı hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 4.4.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY;_Davacıların üyesi olduğu sendika ile davalı işverenin üyesi bulunduğu işveren sendikası arasında bağıtlanan Toplu iş Sözleşmesinin 96/b. maddesi, 2822 sayılı Yasanın 2/2. maddesinde düzenlenen "borç doğurucu" hükümlerdendir. Toplu İş Sözleşmesinin anılan maddesi hukuki ve mali sorumluluk işçi sendikasına ait olmak üzere işçiden Maden işçileri Eğitim ve Spor Vakfına aidat kesilmesine ilişkin bulunmaktadır.
Borçlar Kanunu'nun 110. maddesine göre üçüncü kişi durumunda olan işçinin üyesi olmadığı Vakıfa her ay belli bir miktar yardım etmesini taahhüt eden sendika toplu iş sözleşmesinde gösterildiği üzere hukuken ve malen kendisi sorumlu olup işçiden böyle bir kesinti yapılması 2821 sayılı Yasanın 23/3. 61. maddeleri uyarınca da mümkün değildir.
2822 sayılı Yasanın 5. maddesinin yaptırımı 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun yukarıda gösterilen emredici kurallarına aykırı olan toplu iş sözleşmesinin 96/b. maddesi BK.nun 20. maddesi gereğince kesin hükümsüzlük olup bu durum iptal davası açılmaksızın baştan itibaren söz konusu olur.
Geçersizliğin tesbiti için dava açılamayacağı gibi, eda davası açılabilecek hallerde tesbit davası dinlenemez.
Bu nedenle davacılar Necdet ve Hasan'ın açtığı tesbit davasının reddine ilişkin mahkeme kararının sonucu itibariyle isabetli bulduğumdan onanmasına eda davası ile haksız kesilen paraların istirdadını talep eden davacı Mustafa'nın davasının ise kabulü ile sendikadan tahsili yerine reddine ilişkin yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
C.İ. Güney
Üye