 |
T.C
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E:2001/18953
K:2001/6190
T:12.04.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY İLAMI
DAVA : Davacı, ihbar ve haksız fesih tazminatı, TİS'den doğan alacak, ilave tediye, izin ücreti ile genel tatil gündeliğinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
l-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşyerinde uygulamak da olan Toplu İş Sözleşmesinin iş güvencesiyle ilgili 34. maddesinde meşru ve makul bir neden olmaksızın sözleşmesi feshedilen işçi için cezai şart niteliğinde bir tazminatın ödenmesi öngörülmüştür. Davalı Belediye davacının ve dava dışı diğer bir kısım işçilerin işlerine devam edebilmeleri için gerekli vizeyi sağlayamadığı ve aynı zamanda ekonomik güçlük içinde bulunduklarını bildirerek vize ile ilgili belgeleri de ibraz etmiştir. Ekonomik sıkıntılardan dolayı Belediyelerin işçi çıkarma yoluna gittikleri ve yanı zamanda çalıştırdıkları işçilerin vizelerin gerçekleştirilemediği bilinmektedir. Olay yerinde de bu durum belgelenmiş bulunduğuna göre ortada keyfi bir fesihten söz edilemez. Böyle olunca iş güvencesi tazminatının reddine karar verilmelidir.
3-Davacı işçi işyerinde izin hakkım kazanmaya elverişli bir çalışması gerçekleştikten sonra sözleşmesi sona erdirilmiştir. Bu durumda yıllık ücretli izin alacağı gerçekleşen her tam yıl için TİS'ne göre 20 gün dikkate alınarak yapılması gerekir. Şayet tam yıldan artan süre varsa bu süreler için kıstelyevm esasına göre bir hesaplama yapılamaz. 1475 sayılı İş Kanununun 49. ve müteakip maddeleri bu doğrultudadır.
4-Davacı tarafın ücret, ücret farkı, TİS'inden kaynaklanan işçilik hakları ile ilgili taleplerine karşı işveren bu konuda tesbitler yaptıklarını, buna göre bazı ödemelerde bulunduklarını açık ve kesin şekilde bildirmiş ancak buna dair belgeler mahkemeye ibraz etmemiştir. Temyiz aşamasında ise bu belgeler somut hale getirilmiş ve açıklanmıştır. Davalı bir kamu tüzel kişisi olup tüm bilgi ve belgelerin defter kayıtlarında mevcut olduğundan sorunun çözümlenebilmesi için mahkemece konu üzerinde hassasiyetle durularak ve işyerinde bir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak alacak ve borç durumunun şüpheye yer
veremeyecek şekilde açığa kavuşturulması gerekirdi. Salt bilirkişinin dosya üzerindeki incelemesine göre bu kalem alacakların hüküm altına alınması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.