 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E : 2001/10140
K : 2001/14826
T : 25.9.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde, davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı, davalı şirkete ait işyerinde çalışırken emeklilik nedeniyle doktorluğu bıraktığından dolayı kıdem tazminatı talebinde bulunduğunu, işverenin eksik kıdem tazminatı ödemesi nedeniyle bakiye kıdem tazminatı karşılığı 414.000.000 TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı savunmasında, ayda 22 saat fiili çalışması bulunan davacıya bu saatlerin toplamı gün sayısı karşılığı kıdem tazminatı ödendiğini savunmuştur.
Mahkeme ise, davacının çalıştığını belirttiği dönemler arasında aynı zamanda sağlık ocağı doktorluğu görevini yürütdüğü gibi, emekli sandığı işdirakçisi de olduğundan 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasasının 12. maddesinin son fıkrası gereğince davanın reddi yönüne gitmişdir. Davacının iş yeri hekimi olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkeme, 5434 sayılı Emekli. Sandığı Yasasının 12. maddesi hükümleri gereğince davacının davasının reddine karar vermiştir.
Yasanın, Sandıktan Faydalanacaklar başlıklı bu maddelerinde, emekli sandığı iştirakçilerinin İş ve İşçi Sigortaları Kanunlarının hükümlerinden faydalanamıyacakları belirtilmektedir. Mahkeme davacı doktorunda emekli sandığı iştirakçisi olduğunu vurgulayarak hakkında İş Yasası hükümlerinin uygulanamıyacağı sonucuna ulaşmıştır.
Davacı ile davalı işveren arasında düzenlenen sözleşmelerin başlığı hizmet sözleşmesi olup, bu sözleşmenin hukuki nitelimi üzerinde durmak gerekir. Doktrinde taraflar arasında kurulan hukuki ilişkinin bir hizmet yüzleşmesine dayanabileceği gibi istisna veya vekalet sözleşmesine dayanabileceği görüşü yer almaktadır.
İşyeri Hekimlerinin Çalışma Şartlan ile Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükmünde; işyerinde bulunması gereken muayene odası ile yer ve donatıma ilişkin hüküm, işin, işverenin işyerinde yapılması gerekliliğine işaret etmekte olup, sözleşmelerde de bu yön açıkça belirtilmektedir. Yine Yönetmelik de yıllık izin hakkından söz edilmesi ve bunun sözleşmede yer alışı, aylık ücret belirlenmesi ve sözleşmede hüküm bulunmayan konularda İş Kanunu hükümlerinin geçerli olacağının belirlenmesi karşısında taraflar arasında ki akdin hizmet akdi olduğu açıktır.
İşyeri hekiminin hangi sosyal güvenlik kurumunun kapsamına gireceği de ayrı bir inceleme konusunu oluşturmaktadır. Hekim, hizmet ilişkisi içerisinde çalıştığından Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına gireceği kuşkusuzdur. Ancak, davacı gibi işyeri hekimliği ikinci bir iş olarak yapıldığından hekimin 5434 sayılı Emekli Sandığı kapsamında olması da mümkündür. Bu durumda iki sigortalılık müessesesi çatışmaktadır. Ancak, bir kimse iki ayrı kurum da sigortalı olamıyacağından daha önce kurulmuş olan sigortalılığa değer vermek gerekir. Emekli Sandığı Kanununun 12. maddesi hükmü bu şekilde anlaşılmalıdır. Mahkemenin maddeyi bir başka şekilde yorumlaması ve İş Yeri Hekimliğinin özelliğini de gözardı ederek kamu sağlık kurumunda aynı anda çalışmayı engel kabul ederek verdiği karar ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğundan bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.9.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.