Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E : 1999/3027
K : 1999/3566
T : 25.2.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Türkiye D... Gemi iş Sendikasını temsilen N... Tur ile 1-Çalışına ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat Adalet; P... 2-Sosyal Sigortalar kurumu Genel Müdürlüğü adına Avukat. Sevinç B... Dahili Davalı: Türk-İş Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına Avukat Hüseyin E... aralarındaki dava hakkında Ankara 10. iş Mahkemesinden verilen 9.12.1998 günlü ve 1867/1483 sayılı hüküm taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY  KARARI
l- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında ki temyiz itirazları yerinde değildi.
2- 2821 sayılı Sendikal a r Kanununun " Sendika ve Konfederasyonların Sosyal Faaliyetleri. " başlıklı 33. maddesinin 1.fıkrasının 2. bendinde "Kanun ve uluslararası antlaşma hükümlerine göre toplanan kurullara temsilci göndermek " şeklinde sendikaların faaliyette bulunabilecekleri kurala bağlandıktan sonra aynı maddenin son fırkasına da, "Sendika ve Konfederasyonlar faaliyetlerinden yararlandırmada, üyeleri arasında eşitliğe uymak zorundadırlar" denilmektedir. Bu kuralların uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri aynı Yasanın 63/2 maddesi uyarınca iş mahkemeleridir. Bu itibarla davalı Türk-İş'in Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kuruluna katılacak temsilci sayılarının tespitinde 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 12.maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde sonuca gittiği nedeniyle işlemin iptali davasının iş mahkemesinde çözümlenmesi gerekeceği doğaldır. Dairemizce aynı konuda açılmış olan davalarda bu görüş kabul edilmiştir. Ne varki, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunun iptali ile ilgili uyuşmazlık konusunda aynı görüşten hareketle iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilemez. Zira Genel Kurulun toplanması faaliyetleri, iptal gibi konular ne iş kanunlarında ne 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda nede Sendikalar Kanunun da  düzenlenmiştir. Daha açık deyimle böyle bir davanın dayanağı 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu hükümleridir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki bu son kanunda bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş Mahkemesinde görüleceğine dair bir kurala yer verilmiş değildi. Bu durumda mahkemece Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunun iptali ile ilgili uyuşmazlık konusunda Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu düşünülerek dava dilekçesinin bu iddia ile sınırlı olarak reddine karar vermesi gerekirken işin esasına girmek suretiyle sonuçta bu istemin reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.2.1999 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1)4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu kanununun 12.maddesinde, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunun ne şekilde oluşacağı belirtilmiş ve diğer katılanlar yanında en fazla işçiyi ve işvereni temsil eden işçi ve işveren konfederasyonu tarafından iş kollarına göre eşit sayıda seçilecek en az 50'şer işçi ve işveren temsilcisininde genel kurula katılmalarının gerektiği öngörülmüştür.
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulu, Kurumun sevk ve idaresi için öngörülen bir kuruldur. Bu genel kurulun diğer bazı devlet kuruluşları genel kurullarından bir farkı bulunmamaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulu 7.8.1997 tarihinde yapılmış olup, 26.8.1997 tarihinde açılan dava ile Genel Kurulun iptali istenmektedir. Davacı usulsüz şekilde seçilmiş temsilcilerle iptali istenmektedir. Davacı usulsüz şekilde seçilmiş temsilcilerle yapılan genel kurulun iptalini istemektedir. Asıl istek konusu iptaldir. Bozma kararında işaret edildiği şekilde konuyu ikiye ayırıp, bir bölümünün iş mahkemesinde diğer bölümünün Asliye Hukuk Mahkemesinde çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Çoğunluk kararında da belirtildiği şekilde genel kurul iptali ile ilgili yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılması tabiidir. Daha önce de açılmış davalarla ilgili daire kararlarında da karşı görüş olarak bu düşünceyi geliştirdiğimizden, genel kurulun iptali davasının Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği şeklinde ki düşünceye katılmakla beraber kanunun ikiye ayrılıp bütünlüğünün bozulmasına ve iki ayrı yargı mercii gösterilmesine karşı çıkmaktayız.
Şöyle ki;
Genel Kurul iptal talebinde gerekçe gösterilen husus temsilci sayısında hata yapıldığı şeklinde ki iddia doğrudan doğruya genel kurula yönelik olduğundan ve genel kurul iptali için ilgili ve görevli mahkeme yapacağı yargılamada iptal istemi için gösterilen nedenleri tartışacağından ve temsilci sayısında ki tartışma mahkemenin inceleme alanı dışına çıkarıldığında Hukuk Mahkemesi iptal istemini hangi olgular çerçevesinde inceleyebilecektir. Ortada incelenecek bir olgu olmazsa mahkeme nasıl sonuca ulaşacaktır.
Asliye Hukuk Mahkemesi konuyu bir bütün olarak ele alıp inceleme durumundadır. Bir genel kurul iptaline yönelik iddiaların birbirinden farklı görev alanı olan iki mahkemede incelenmesi mümkün değildir. Genel kurula temsilci gönderme süreci bitmiş ve genel kurul yapılmıştır. Yapılan bir genel kurula şu veya bu sayıda temsilci gönderilmesi gerekirken az sayıda temsilci gönderildi şeklinde ki iddia ancak yapılmış bir genel kurulun iptali talebine dayanak yapılabilir ve davacıya iptal talebine bu hususu dayanak yapmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi iptal sebebi olarak bu iddia ile bağlıdır.
Bu nedenle davanın konusu itibariyle ayrılmaz bir bütün teşkil eden iki konunun ayrı ayrı mahkemelerde incelenmesi gerektiği şeklinde ki görüşe katılamıyorum.
2) Davacı sendika, Genel kurula katılacak temsilci sayılarının (3) olarak tesbitini de talep etmektedir.
Gerek Sosyal Sigortalar Kurumu Yasasında gerekse Kurum Genel Kurulu çalışma usul ve esasları hakkında ki yönetmelikle sendikalardan temsilci Geçileceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Sendikada açtığı davada bu konuda ki yetkinin kendisinde olmayıp konfederasyonda olduğunu açıkça kabul etmekte ve belirlenecek sayıda temsilciyi olduğunu kendisinin seçip konfederasyona önereceğini ileri sürmemektedir .
Sendikalar Yasasının 33. maddesinde, sendika ve konfederasyonların sosyal faaliyetleri arasında, Kanun ve uluslararası andlaşma hükümlerine göre toplanan kurullara temsilci göndermek sayılmışla da Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu bu gönderme hakkını sadece işçi ve işveren konfederasyonlarına vermiş olup, temsilcilerin konfederasyonlarca ne şekilde tesbit edileceğine dair bir düzenleme getirilmemiş olup, sadece her iki konfederasyonun eşit sayıda temsilci ile temsil edilmeleri öngörülmüştür. Genel Kurulda ki temsilciler sendikaların değil, Konfederasyonların temsilcileridirler. Bu nedenle kendisine temsilci ile ilgili olarak yasaca hiçbir yetki ve görev verilmeyen sendikanın temsilci sayısına müdahalesi yasal olarak olanaksızdır.
3) Daire çoğunluk kararı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumunun temyiz itirazları red edilmektedir.
Mahkeme kararının gerekçe bölümünde, temsilci belirlemesinde Bakanlığın ve Sosyal Sigortalar kurumunun bir etkileri olmadığını, belirtmekle hor iki kuruluşu sorumlu tutmadığını, ifadeye çalışmışsa da  hüküm fıkrasında bu kuruluşları davacı sendikaya yargılama gideri Ödemekle sorumlu tutmuştur. Ayrıca harçtan bağışık olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı harca mahkum edilmiştir.
Yukarıda da vurgulandığı şekilde Genel Kurul'a temsilci göndermek işçi sendikaları Konfederasyonunun yetki alanı içindedir. Çalışma Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünün Genel Kurula katılacak olan işçi ile işveren temsilcilerini belirleme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle her iki kuruluşu yargılama gideri ve harçla mahkum eden mahkeme kararına karşı yöneltilen temyiz itirazını red eden Daire çoğunluk kararına katılamıyorum.
4)Dava dilekçesinde davalılar olarak çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumu gösterilmiş Türkiye işçi Sendikaları Konfederasyonu davalı olarak belirtilmemiştir. Buradan çıkan sonuçta, davacı sendikanın istemi Genel Kurul iptalidir. Türk-İş daha sonra harçsız bir ihbar dilekçesiyle davaya dahil edilmiştir.
Türk-İş'e karşı usulüne uygun olarak ve harcı yatırılan bir dava yöneltilmemiştir. İhbar ve dahili dava suretiyle açılmış bir davaya yeni bir hasım katılamaz.
Ayrıca sendikanın Türk-İş'e karşı temsilci sayısı ile ilgili olarak bir dava hakkı bulunduğu kabul edilecek olursa Türk-İş yasal hasım değil, doğrudan doğruya tabii hasım olması gerekir. Tabii hasımdan da harcı yatırılmış ve usulüne uygun dava dilekçesinde bu davalının yer alması gerekirdi. Çalışma Bakanlığı ve Sosyal Sigortalar Kurumunun temsilci seçiminden sorumlu olamıyacakları ve tek sorumlunun Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu olduğu Dairemizin 3.7.1997 gün ve 1997/11204 esas, 1997/13583 karar sayılı ilamıyla kabul edilmiştir. O halde Türk-İş İhbar edilen sıfatı ile davada yer alamaz. Mahkeme kararında bu kuruluş dahili davalı olarak gösterilmiştir. Bu tüzel kişinin temyiz itirazının bu gerekçe ile reddi gerekirdi. Temyiz itirazının davanın esası ile ilgi kabul edilmemesi gerektiği düşüncesindeyim.
5) Ayrıca sendikalar Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunda tüzel kişi olarak temsil edilmedikleri ve kurulun katılmaları gereken delegeleri arasında sendikalar yer almadığından, Genel Kurulun iptali nedeniyle davada açamazlar. İlgili Konfederasyon yasanın  öngördüğü temsilci ile Genel Kurula katılmış ve Genel Kurul da yapılmış olduğundan sendikanın gerek temsilci sayısına ve gerekse Genel Kurul iptaline yönelik isteklerinin Sendikaca dava konusu yapılmasının yasal olmadığı ve Genel Kurulun iptalinin sadece katılanlar tarafından istenebileceği görüşleriyle daire bozma kararına katılamıyorum.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini