Davacı, ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemişti.

 

Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.

 

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında talan temyiz itirazları yerinde değildir.

 

2- Davacı işçi ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmek suretiyle sözleşmesinin feshedildiğini ancak Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmaksızın tazminatların hesaplanıp kendisine ödendiğini ileri sürerek fark ihbar ve kıdem tazminatları isteklerinde bulunmuştur.

 

Mahkemece davacı işçinin sendikaya üye olduğu kabul edilmekle birlikte bu üyeliği işverene bildirilmediği için Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılamayacağı sonucuna varılarak fark istekler reddedilmiştir.

 

Dosya içeriğine göre davalı T.... A.Ş.'nin Kemerköy Termik Santralı Çelik Konsrüksiyon ve Montaj işi diğer davalı E... Ltd. Şti.'ne verilmiştir. Davacı işçi alt işveren durumundaki E.... Ltd. Şİi. işçisidir. Asıl işveren ise T.... A.Ş.'dir.

 

Dairemizin son yıllarda oluşan içtihatlarına göre, alt işverenin işçisi asıl işverenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden kural olarak yararlanamaz. T... A.Ş.'nin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesi 22.6.1990 tarihinde imzalanmış, 1.7.1989 - 31.12.1991 tarihleri arasındaki dönemi kapsamaktadır. Kesin olarak anlaşılamamakla birlikte daha sonraki dönem içinde Toplu İş Sözleşmesinin yürürlüğe konulduğu izlenimi uyanmaktadır.

 

Dosyadaki üyelik fişlerin.den ve TES-İŞ Sendikası Başkanlığı yazılarından davacı işçinin Aralık 1989 tarihinden itibaren Toplu İş Sözleşmesi tarafı sendikanın üyesi olduğu anlaşıldığı gibi, 22.6.1990 tarihinde Toplu İş Sözleşmesinin imzasından önce de bu üyeliğin gerçekleştiği tartışmasızdır. Böyle olunca davacı işçinin üyeliğinin işverene bildirilmediği biçimindeki gerekçe ile Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılamayacağı sonucuna varılması hatalıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki üyeliğin kazanılması Toplu İş Sözleşmesinin imzalanması tarihinden önceki dönemde gerçekleşmiştir.

 

Bu durumda davacı işçinin asıl işverenin tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması olanağı bulunup bulunmadığı soru üzerinde durulması gerekir. 1.7.1989 - 31.12.1991 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesinin "SOZLEŞMENİN KAPSAMI" başlıklı 2. Maddesinde: "Bu Toplu İş Sözleşmesi Y   ve Endüstri Tesisleri Sanayii ve Ticaret A.Ş.'nin taahhüdü altında bulunan Kemerköy Santrali Çelik Kontrüksiyon İnşaatı ve-Montajı işyerlerini kapsar" denildikten sonra, "Ayrıca, yukarıda belirtilen iş yerlerinde yapılan ve yapılacak olan mekanik, elektrik ve inşaat işleri ile bu işleri yürütecek, yapacak, onaracak üçüncü kişiler, taşeronlar, ayrı ayrı firma ve kuruluşlar ile kısım kısım veya tek veya götürü usulde yapılsa ve yaptırılsa dahi yukarda sözü edilen iş yerlerinin bağlantı ve eklentileri ile araçlarını kapsar..." kuralına yer verilmiştir. Sonraki Toplu İş Sözleşmesinde de aynı kurala yer verilmiş bulunduğu görülmektedir. Bu toplu İş Sözleşmesi asıl işveren olan T.... A.Ş.'yi ve E.... Ltd. Şti.'ni bağlar. Gerçekten T.... A.Ş., tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmelerine anılan kuralın konulmasını kabul ettiğine göre kendisinin bu sözleşmeyle bağlılığı tartışmasızdır. E... Ltd. Şti.'de böyle bir Toplu İş Sözleşmesinin kapsamı içinde olan bir işi yapmayı üstlenmiş bulunduğu için anılan kuralın gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu düşünce şekli bir an için benimsenmemiş olsa dahi Sosyal Sigortalar Prim Bordrolarında her iki şirket bir arada işveren olarak görülmektedir. Bu olguda her iki işverenin Toplu İş Sözleşme hükümlerinin uygulanmasından sorumlu tutulması için yeterli bir nedeni oluşturur.

 

Bu açıklamalar karşısında mahkemece yapılacak iş; davacı işçinin işyerinde uygulanmakta olan Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılması düşünülerek hesaplamalar yaptırılıp bir değerlendirmeye tabi tutulmak suretiyle fark tazminatlardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar vermekten ibarettir.

 

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.6.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972