 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/8520
Karar No : 1998/8863
Tarih : 14.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SENDİKA ÜYELİĞİNDEN ÇIKARILMA
SENDİKA YÖNETİCİLİĞİNDEN UZAKLAŞTIRMA
KARAR ÖZETİ: Sendika üyeliğinden sürekli veya geçici olarak çıkarma yetkisi genel kurulundur. Tüzükle bu yetki Disiplin Kurulu veya başka bir organa bırakılamayacağından, Disiplin Kurulunca sendika üyeliğinden çıkarılma ve yöneticilik görevlerinden uzaklaştırma halinde doğrudan doğruya mahkemede dava açılabilir. Disiplin uygulamasına neden olan olayları incelemek ve değerlendirmek ve cezanın denkliğini tartışmak mahkemenin görev alanına girer.
(2821 s. Sendikalar K. m. 18, 25)
Mustafa adına Avukat Bekir ile T İş Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat M. Kenan aralarındaki dava hakkında (Ankara 7. iş Mahkemesi)nden verilen 30.3.1998 günlü ve 3/7 sayılı hüküm, davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı sendika disiplin kurulunun 23.12.1997 gün ve 5; 24.12.1997 gün ve 6 sayılı kararları ile verilen ve "Şube Yöneticiliği görevinden 8 ay süre ile el çektirme ve aynı süre ile sendikadan ihraç" kararlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı sendika ise savunmasında; davacının öncelikle itirazlarını sendika genel kuruluna yapması gerektiği halde bu yola gitmeyerek doğrudan doğruya yargıya başvurma hakkının bulunmadığını belirterek isteklerin reddi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkeme yapılan yargılama sonunda davacının isteklerini yerinde görmeyerek davayı red etmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararına gerekçe olarak, davacıya disiplin kurulu kararlarının tebliğinden itibaren 30 günlük süre içinde dava açılmamasını neden yapmaktadır. Ancak 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 25. maddesinde öngörülen 30 günlük dava açma süresi Genel Kurul kararları ile ilgili olup, disiplin kurulu kararları ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Yine mahkeme Sendikalar Yasası ve sendika ana tüzüğüne göre disiplin kurulunun sendika şube yöneticilerini işten el çektirebileceği gibi, geçici olarak da üyelikten çıkarabileceği görüşünü benimsemiştir.
Sendikalar Yasasının disiplin kurulu başlıklı 18. maddesinde, disiplin kurulunun sendikanın tüzüğüne, amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiği ileri sürülen üyeleri hakkında soruşturma yapacağı ve üyelikten çıkarma dışındaki tüzüğünde gösterilen disiplin cezalarını vereceği ve sonucunu genel kurala ve diğer ilgililere bildirileceği öngörülmektedir.
Yine, Sendikalar Yasasının üyeliğin sona ermesi başlıklı 25. maddesinin 3. fıkrasında; üyenin sendika veya konfederasyondan çıkarılma kararının genel kurulca verileceği belirtilmekte ve yine aynı maddenin aynı fıkrasında, üyeliğin çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam edeceği ve bu kesinleşmenin mahkeme kararının kesinleşmesi olarak belirtildiği görülmektedir.
Sendikalar Yasasının yukarıda belirtilen 25. maddesinin 3. fıkrasına göre, üyenin sendikadan sürekli veya geçici olarak çıkarılma kararı genel kurulca verileceğinden ve sendika ve konfederasyon tüzüklerinde üyenin çıkartılması için genel kurul dışında bir organın görevlendirilmesi mümkün olamayacağından ve tüzük hükümlerinin yasa hükümlerine aykırı olmaması yasal bir zorunluluk olduğundan ve yasa hükmüne aykırı olan tüzük hükmü yerine yasa hükmünün uygulanması gerekeceğinden, sendikanın yetkili olmayan merkez disiplin kurulunun davacı hakkında geçici olsa da üyelikten çıkarma kararının hukuki geçerliliği bulunmamaktadır.
Davacının ayrıca şube yöneticisi olduğu ve yine disiplin kurulu kararıyla yöneticilik görevinden uzaklaştırıldığı anlaşılmaktadır. Görevden uzaklaştırma 8 aylık süre ile sınırlandırılmış olup, konunun genel merkez tarafından derhal genel kurula getirilmesi yönünde herhangi bir işleme tevessül edilmediği görülmekle davacının bu kararında iptali için mahkemeye başvurması yerindedir. Bu durumda mahkemenin yapması gereken husus disiplin uygulamasına neden olan olayları incelemek, davacının kendisine isnat olunan disiplin suçunu işleyip işlemediğini araştırmak, suç ile cezanın denkliğini tartışmaktır. Bütün bu yönler bir tarafa bırakılarak aylar veya seneler sonra toplanacak bir genel kurula üyelik ve yöneticilik sıfatı elinden alındığı için katılma durumu dahi tartışmalı olarak davacıyı başvuru ile yükümlü tutmak yasal olarak mümkün değildir. Yine yukarıda belirtildiği şekilde genel merkez bu konuları görüşmek üzere genel kurulu derhal toplantıya çağırma şeklinde bir işlemde geliştirmemiştir.
Yukarıda ki anlatımlar karşısında mahkemenin yapacağı iş yasa ve tüzük hükümlerini kapsamında davacı taleplerini incelemek ve değerlendirmektir. Aksine düşünce ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.5.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.