 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/396
Karar No : 1998/3472
Tarih : 6.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İŞVERENİN İSTİHDAM EDEN OLARAK SORUMLULUĞU
İBRANAMENİN GEÇERSİZLİĞİ
ÖZET : Kusurlu olarak iş kazası geçiren işçiyle beraber, diğer işçilerde kusurlu ise, işveren öteki işçilerin kusurlarından dolayı istihdam eden sıfatiyle sorumlu olduğundan, maddi tazminat hesabında bu husus gözönünde tutulmalıdır.
Maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda kesin fikir sahibi olması mümkün olmayan işçinin, olaydan hemen sonra verdiği ibraname geçerli değildir.
(506 s. SSK. m. 26)
(818 s. BK. m. 100)
Davacı, maddi, manevi, ihbar ve kıdem tazminatları ile fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parası ile hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, İsteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 21.10.1992 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda davacının %16.2 oranında işgücü kaybına uğradığı ve bu oran üzerinden kendisine gelir bağlandığı, tarafların daha önce açılan ve sonuçlanan rücu davasında alınan bilirkişi raporundaki kusur oranlarına bir diyecekleri olmadığını bu bilirkişi raporuna göre de %25 davacı işçinin, %75'de davalı işverenin diğer işçilerinin kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu tazminat davasıyla ilgili olarak mahkemece %25 kusur oranına göre hesaplama yapılmış ve zarar SSK.ca bağlanan gelirlerle karşılanmış olduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteği reddedilmiş ise de, olayda davalı işverenin diğer işçilerinin %50 oranında kusurundan da istihdam edilen sıfatıyla işverenin sorumlu olduğundan %25 oranında davacının müterafik kusuru esas alınıp %75 oranına göre yapılacak maddi tazminat hesabından sorumlu tutulmalıdır. Bu bakımdan mahkemenin gerekçesi bu açıklamalara ve dosya içeriğine göre hatalıdır. Öte yandan mahkemece olayın hemen akabinde düzenlenen ibranameye dayanılmış ise de, bu ibraname de geçerli kabul edilemez. Çünkü o tarihte maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda davacı kesin fikir sahibi değildir. Yargıtay uygulamaları kararlılık kazanmış bir şekilde bu doğrultudadır. Bu durumda yapılacak iş mahkemece açıklanan verilere göre hesaplama yaptırılmak üzere bilirkişi mütalaasına başvurmak ve en yakın rapor tarihine göre bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerleri düşülerek geriye bir miktar kaldığı takdirde o miktarı hüküm altına alınmaktan ibarettir.
3. İbraname geçersiz bulunduğuna göre;
Olay tarihi, yukarıda belirtilen kusur oranları maluliyet durumu gibi manevi tazminata etkili hususlar dikkate alınmak suretiyle manevi tazminat hüküm altına alınması icabeder.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 6.3.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.