 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/3068
Karar No : 1998/5917
Tarih : 25.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HİZMET AKDİNİN FESHİ
DİSİPLİN KURULUNDAN GEÇİRME
ÖZET : İş Hukukunda disiplin kurulu, disiplin cezaları ve disiplin olayları için oluşturulup, işverene göre zayıf durumda bulunan işçinin haksız ve yersiz şekilde işten çıkarılmasını korumak için oluşturulduğundan; Toplu iş Sözleşmesi ile ahlak ve iyi niyet kurullarına aykırılık nedeniyle işten çıkarmalar Disiplin Kurulundan geçirilirse de; önellere uyularak akdin feshedilmesi halinde disiplin kumlu kararı gerekmez.
(1475s. İş K. m. 13, 17/11
Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, manevi tazminat ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin davalı Belediyeye ait işyerinde hizmet akdi ile çalışırken sözleşmesinin 1475 sayılı İş Kanununun 13. maddesine göre feshedildiği ve bu bakımdan ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı tartışmasızdır.
Fesih tarihinde yürürlükte olup, 1.3.1995-28.2.1997 tarihli Toplu İş Sözleşmesinin 33/2- bendi uyarınca davacı işçi haksız fesh tazminatı isteğinde bulunmakta olup, mahkemece sonuç itibariyle ihbar tazminatı yönünden istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur. "işten çıkarılma" başlığını taşıyan 33. maddenin 1-d bendinde işçiler normal olarak İş Kanununun 13. Maddesine göre tazminatlı olarak, Disiplin Kurulunca işten çıkartılabilirler. "kuralına yer verildikten sonra 2-b bendinde "işverenin zorunlu işçi çıkarma hakkını hatalı kullandığı veya sözleşme hükümlerine uymadığı tesbit edilirse işçi açıkta geçen sürelere ilişkin ücret ve diğer hakları derhal ödenerek işe başlatılır. Buna uyulmadığı takdirde, işçinin ihbar ve kıdem tazminatları 3 kat olarak ödenir. Şu kadarki bu ödeme işçinin ücretinin bir yıllık tutarından az olamaz" biçiminde cezai şart niteliğinde bir düzenleme öngörülmüştür.
Öncelikle belirtmek gerekir ki ortada işveren haklı olarak hizmet akdinin feshini gerektirecek "disiplin olayı" kapsamına girmeyen bir durum yoksa fesih işleminin disiplin kurulundan geçirtilmesi anlamsız ve yersiz olduğu kabul edilmelidir. İş Hukukun da disiplin kurulu, disiplin cezaları yani disiplin olayları için oluşturulur. Bu gibi hallerde kanunun ve sözleşmeye aykırı davranışların disiplin kurulundan geçirtilmesi işçinin haksız, yersiz şekilde işten çıkarılmasını önlemek ve böylece işverene göre zayıf durumda bulunan işçinin haklarını korumak amacı güdülmektedir.
Özellikle çok sayıda işçi çalışan işyerinde böyle bir ihtiyaca cevap verdiği için Çağdaş Hukuk sistemlerinde disiplin kurulu müessesesine yer verilmesi için özen gösterilmektedir. Dairemizin öğretide benimsenen ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun denetiminde geçen kararlılık kazanmış uygulamalarında; 1475 sayılı İş Kanununun 17/Il maddesi kapsamındaki hallerde bu ilkeye titizlikle uyulmaktadır. Bir başka anlatımla, toplu iş sözleşmesi ile ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık oluşturan bir halden dolayı fesih işleminin disiplin kurulundan geçirilmesi ön görülmüş ise bu koşula uyulup uyulmadığı göz önünde tutulmaktadır. Ancak böyle bir disiplin olayının söz konusu olmayan durumlarda 1475 sayılı İş Kanununun 13. maddesi kapsamındaki işveren tarafından gerçekleştirilen fesihlerde aynı düşüncenin geçerli olduğu kabul edilemez. Gerçekten kanunumuz dengeli bir biçimde düzenleme öngörmüş olup, işvereninde işçi fazlalığı, karlılık, verimlilik gibi nedenlerle önel vermek yada önellere ilişkin ücret tutarındaki tazminatı peşin ödemek suretiyle hizmet akdini fesih edebilme imkanı tanımıştır. Öğretide makul ve meşru nedenlerin varlığı halinde işverenin sözleşmeyi yasal tazminatları ödenmek süretiyle fesh etmeye yetkili olduğunun kabulü zorunluluğundan söz edilmektedir. Dairemizde öğretideki bu görüşe uygun biçimde uygulamasını kararlılıkla sürdürmektedir. Yukarıda sözü edilen toplu iş sözleşmesinin 33/2-b hükmü yasanın 13. maddesine aykırılık oluşturduğu için geçerli değildir. Durum böyle olunca haksız fesih tazminatı olarak ihbar tazminatının üç katı tutarındaki düzenlemeye değer verilerek hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASI), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilğiliye iadesine, 25.3.1998 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Uyuşmazlık davacının yararlandığı toplu iş sözleşmesinde 1475 sayılı İş Kanunun 13. maddesine göre tazminatlı fesihlerde disiplin kurulu aracılığıyla hizmet sözleşmesinin sona erdirilmesi hükmüne aykırı işlemler sonucunda işverenin cezai şartla sorumlu tutulmasının yasaya aykırılık oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır.
İş Kanunumuzun keyfi fesihlere imkan tanıyan 13. maddesi çağdaş hukuka ve modern gelişmelere aykırı niteliğinden dolayı eleştirilmektedir (Bkz. Prof. Dr. Savaş Taşkent İş Güvencesi "işçinin feshe karşı korunması" İstanbul 1991, 5. 105). Öte yandan hizmet ilişkisine işveren tarafından son verilmesi hakkında 158 sayılı sözleşme 9.6.1994 tarihinde 3999 sayılı kanun ile Türkiye tarafından onaylanarak İç Hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir. Her ne kadar bu güne kadar 1475 sayılı İş Kanununda bu sözleşmenin 4. maddesine paralel bir düzenleme yapılarak "işçinin kapasitesine veya işin yürütümüne veya işyeri gereklerine davalı geçerli bir son verme nedeni olmadıkça hizmet ilişkisine son verilmez hükmü kabul edilmemiş ve sözleşmenin 7. maddesindeki "İşverenden makul ölçülere göre beklenmeyecek haller hariç hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı verilmeden bir işçinin hizmet ilişkisi o işçinin tutumu ve verimi ile ilgili nedenlerle sona erdirilemez" kuralı yasalarımıza aktarılmamış isede bu kuralların İş Kanununun mutlak emredici hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla toplu iş sözleşmeleri ile gerçekleştirilmesi engel bir durum söz konusu bulunmaktadır.
Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesindeki cezai şart öngören düzenleme 1475 sayılı İş Kanununun 13. maddesinde mutlak olarak kabul edilen işverenin bildirimli fesih hakkını ortadan kaldırmayıp bir takım koşullara bağlamaktadır. Bir başka anlatımla tazminatlı fesih halinde işverenin bu işleminin işçilerinde katıldığı bir kurulun süzgecinden geçirilerek iş güvencesi amaçlanmaktadır. Bu düzenleme 3999 sayılı Kanun ile kabul edilen 158 sayılı sözleşme paralelinde olup 1475 sayılı İş Kanununun 13. maddesinde yer alan işverenin fesih hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte bulunmadığından çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.
E. Serim C. İlhan Günay
Üye Üye