 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/4218
Karar No : 1997/10638
Tarih : 2.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Dava: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının, davalı ve karşı davacı ise fazla ödenen tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme, karşı davayı reddetmiş, diğer davayı hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1- Dosydaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalı ve karşı davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı, davalı ve karşı davacıya ait fabrikada 28.8.1973-20.11.1986 tarihleri arasında çalışmış ve bu tarihte Çimse - İş Sendikası yönetim kuruluna profesyonel yönetici olarak seçilmek suretiyle işyerinden ayrılmıştır. Davacı, anılan sendika yönetim kuruluna seçilememesi üzerine işverene başvurarak 15.6.1995 tarihli dilekçe ile 2821 sayılı yasanın 29. maddesi uyarınca işe alınmasını istemiş ise de işverenliğin 6.7.1995 tarihli yazısı ile bu istek reddedilmiştir. Bunun üzerine, davalı davacıya 28.8.1973-20.11.1986 tarihleri arasında geçen 13 yıl, 2 ay, 12 günlük hizmetine karşılık olmak üzere 54.827.157 lira kıdem tazminatı ödemiştir.
Davacı, açmış olduğu bu dava ile sendikadaki görevi sona erdikten sonra yeniden işe alınması için başvuru yaptığı tarihte yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesine göre, kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğini ileri sürerek eksik ödenen kıdem tazminatının bakiyesini ve ayrıca ödenmeyen ihbar tazminatını istemiştir.
Davalı karşı davacı davanın reddini savunmuş ve ayrıca fazla ödenmiş olan 51.881.019 liranın davacıdan geri alınması için karşılık dava açmıştır.
Yerel mahkeme, davacının bakiye kıdem tazminetı ile ihbar tazminatını kabul etmiş ve buna karşılık davalının mukabil davasını reddetmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı işçi ile davalı arasında yeni bir hizmet sözleşmesi kurulmuş değildir. Bir başka anlatımla sendika yöneticiliğine seçilmek suretiyle davacı işçi işyerinden ayrılmış ve yöneticilik görevi son bulduktan sonra işyerine dönmemiştir. Yeni bir sözleşme ve işveren tarafından fesih sözkonusu olmadığına göre ihbar tazminatı isteği reddedilmelidir.
3- Davacı işçi sendika yöneticisi seçilmek suretiyle işyerinden ayrılmış olup, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 29, maddesinde öngörülen seçime girmemek yeniden seçilmemek veya kendi isteği ile çekilme koşulu gerçekleşmesine rağmen tekrar işveren tarafından işe alınmamış bulunduğuna göre Dairemizin oluşan içtihatları doğrultusunda işten ayrıldığı tarihteki çalışma süresi ve ücret üzerinden kıdem tazminatı saptanmalıdır. O tarihteki ücret ve çalışma süresi dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı davalı işveren tarafından ödenmiş ise asıl davanın reddine karar verilmelidir. Şayet davalı o miktardan daha fazla bir ödemede bulunmuş ise mukabil dava kabul edilmeli fazla ödenen miktarın davacıdan tahsiline karar verilmelidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 2.6.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi
KARŞI OY YAZISI
Davacının, sendika yöneticisi seçilmesi nedeni ile işyerinden ayrılışının kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde olmadığı, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 29. maddesinde sayılan sebeplerle sendika yöneticiliğinin sona erdiği ve işverene işe alınmak üzere başvurduğu ancak işe alınmadığı bu nedenle yeni bir hizmet akti kurulmadığı konularında daire çoğunluğu ile birleşmekteyim.
Ancak, Sendikalar Kanununun 29. maddesinde düzenlenen işverenin yeniden hizmet akti kurmamasının müeyyidesi aynı yasanın 59/2 maddesinde düzenlenmiş olup, yasa bunun dışında bir yaptırım getirmemiştir.
Yasada yöneticiliğe seçilen bu görevi sona eren ve yeniden işe alınmayan işçiler aleyhine sonuç doğuran büyük bir boşluk vardır. Hizmet aktinin, ihbar ve kıdem tazminatının temel unsurlarını yok edecek bir yorumla yargıç tarafından bu boşluğun doldurulması mümkün değildir. Yasal bir düzenleme gerekmektedir.
Davacının eski kıdem haklarının ihyası için yeniden hizmet akdi kurulması gerekir. Taraflar arasında yeni bir hizmet akti kurulmadığını daire çoğunluğuda ihkxbar tazminatının reddedilmesi gerektiği gerekcesinde kabul etmekte, ancak kıdem tazminatının ilk akdin sona eriş tarihindeki şartlara göre ödenmesi gerektiği sonucuna varmaktadır. Çoğunlak kararı kendi içerisinde çelişkili ve kıdem tazminatının kabulü yönünden dayanaksızdır. Zira yeni bir hizmet aktinin kurulmadığı kabul edildiğine göre doğmayan bir akdin feshinden de söz edilemez. İlk fesihte ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermediğinden davacının ihbar ve kıdem tazminat isteğinin bu gerekçelerle reddi gerektiği gödüşünde olduğumdan daire çoğunluğunun kararına katılamıyorum.
Üye O.G. Çankaya