 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/4479
Karar No : 1996/5354
Tarih : 14.03.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, B. Plas A.Ş. adına Avukatı ..... ile ..... Sendikası adına Avukatı ..... aralarındaki dava hakkında Bursa 2. İş Mahkemesi'nden verilen 25.12.1995 günlü ve 1166-979 sayılı hüküm, duruşmalı olarak davacı avukatınca temyiz edilmiş ise de mahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı; 13.10.1994 tarihli dilekçesiyle, Toplu İş Sözleşmesi'nin 35/b maddesinde yer alan 2. yıl zammının ekonomik şartlardaki olağanüstü değişmeler nedeniyle, toplu iş sözleşmesinin imzası tarihindeki ekonomik şartlar değişmemiş olsaydı "enflasyon oranı ne olacak idiyse" bulunacak rakamın ücret zammı olarak yorumlanmasının tespitini talep etmiştir.
Davalı taraf, davanın reddini istemiş; mahkemece de dava, "... enflasyon ülkemizde uzun yıllardır yerleşmiştir. Yani beklenmeyen ve öngörülmesi mümkün olmayan bir hal değildir. Ayrıca Toplu İş Sözleşmesi'ne yasama ya da yargı organının müdahalede bulunabilmesinin koşulları Borçlar Hukuku sözleşmeleriyle bir tutulamaz. Talep doğrultusunda sözleşmeye müdahalede bulunmakla Toplu İş Sözleşmesi'nin niteliği itibariyle mümkün olamayacağı" gerekçesiyle reddedilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde de açıkladığı gibi bu dava, hukuk tekniği açısından bir uyarlama (emprevizyon) davasıdır. Sözleşme hukukunda egemen olan ve Türk Hukuku'nda kabul edilen kural "sözleşmeye bağlılık", diğer bir ifade ile "ahde vefa-pacta sund servanda"dır. Bu kurala göre, sözleşme yerine getirilmelidir. Ancak bazı durumlarda bu kuralın mutlak olarak uygulanması, hakkaniyete ve adalet duygusuna ters sonuç doğurabilir. Gerçekten, sözleşme kurulduktan bir süre sonra, "önceder görülemeyen" nedenlerle şartların olağanüstü değişmesi sonucu taraflardan birinin durumu katlanılamayacak ölçüde ağırlaşabilir ve bununla da sözleşme ile kurulmuş olan denge, diğer taraf aleyhine büyük ölçüde bozulmuş olabilir. Para değerinin büyük ölçüde değişmesi bunun örneklerindendir. Böyle bir durumda hukukta "clausula rebus sic stantibus-beklenilmeyen hal şartı" sözcükleriyle ifade edilen teori gereği sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması ilkesinin uygulanması söz konusu olur. Bu ilkenin yasal dayanağı Medeni Kanun'un 1, 2. ve 4. maddeleridir. Bu yolla sözleşmenin kurulması sırasında mevcut olan sözleşme adaleti korunmaya çalışılır.
Hakimin sözleşmeye müdahalesi için, öngörülen koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu koşullar; değişen hal ve durumların olağanüstü ve objektif nitelikte olması, tarafların yüklendikleri edimler arasında dengenin aşırı ölçüde bozulması, sözleşmede değişen hal ve şartlara ilişkin kayıt ve hüküm bulunmaması, edimlerin henüz ifa edilmemiş olması ve bu konuda "clausula" yani talebin varlığıdır.
Toplu iş sözleşmesi normatif ve akti nitelikteki unsurları nedeniyle kendine özgü bir özel hukuk sözleşmesidir. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 66. maddesinde, Bu kanunda hüküm olmayan hallerde Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu ile hizmet aktini düzenleyen diğer kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır" denilmektedir. Bu nedenle, davacının talebini karşılamayan 2822 sayılı Kanun'daki düzenlemeler, diğer başka kanunlardan yararlanmayı da engellememektedir. O halde teknik olarak kaynağını Medeni Kanun'un 1, 2. ve 4. maddelerinden alan uyarlama talebi, toplu iş sözleşmelerine de uygulanabilir.
Açıklanan bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş; yukarıda sözü edilen uyarlama koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi için davacının ortaya attığı somut olayı ispata yarar taraf delilleri toplanıp objektif ölçüler içinde değerlendirilerek bir karar vermekten ibarettir. Bunun için gerektiğinde içinde Üniversite öğretim üyelerinden birinin de yer alacağı uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme ve araştırma yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.03.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.