 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/34656
Karar no : 1996/9192
Tarih : 19.04.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı ihbar ve kıdem tazminatının Libya dinarı karşılığının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde aradaki iş aktinin bozulduğunu ileri sürerek Amerikan doları üzerinden ihbar ve kıdem tazminatlarının faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş mahkemenin tazminat miktarlarının hesabı için mütalaasına başvurduğu bilirkişice fesah tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası dikkate alınarak hesaplar yapılmış ancak bu kura itibar edilmiyerek Libya Dinarı karşılığı Amerikan Dolarının ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığı Amerikan Dolarının ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden ihbar ve kıdem tazminatları hüküm altına alınmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının iş sözleşmesinin 30.10.1987 tarihinde işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu tarih itibariyle Borçlar Kanunun 83.maddesinin 14.11.1990 tarih ve 3678 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki metinin dikkate alınarak karar verilmesi gerekir. Zira 3678 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde bu yasanın yürürlük tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen görülmekte olan yabancı para ve faiz alacaklarına ilişkin davalar hakkında getirilen yeni hükümlerin uygulanmayacağı öngörülmüştür. Böyle olunca kıdem tazminatı için sözleşmenin fesih tarihi olan 30.10.1987 tarihindeki kur esas alınarak Türk parası karşılığına ve ihbar tazminatı içinde 24.8.1994 dava tarihindeki kur üzerinden yine Türk parası karşılığına hükmedilmesi gerekir. Böyle olunca ödeme tarihindeki Türk parası karşılığı efektif kur üzerinden ihbar ve kıdem tazminatlarına hüküm altına alınması hatalıdır.
3-Ana para için Türk parası üzerinden hüküm kurulduğuna göre faizleri içinde Türk parasına uygulanan ve yasalarda öngörülen faizlerin yürütülmesi gerekir. Aksi halde bir taraftan Türk parasına hükmedilirken diğer taraftan yabancı dövizler için öngörülen faizlere karar verilmiş olurki böyle bir durum çelişki oluşturur. Böyle bir çelişkiye meydan verilmemesi için kıdem tazminatı açısından fesih tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faize ve ihbar tazminatı açısından bu dava tarihinden itibaren %30 yasal faize karar verilmeli ancak davacının temyizi bulunmadığı için davalı yararına faiz bakımından oluşmuş bulunan usulü kazanılmış hak ilkesinin zedelenmemesine dikkat edilmelidir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş daha önce hüküm altına aldığı devlet bankalarınca 1 yıl vadeli dövize açılan en yüksek faiz oranlarını aşmamak üzere kıdem tazminatı için mevduata uygulanan en yüksek faiz ile ihbar tazminatı için %30 yasal faiz yürütülmesi şeklinde isteklerin hüküm altına alınmasından ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.04.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.