 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E. 1995/26332
K. 1996/2570
T. 26.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KIDEM TAZMINATI
BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞMELER
KENDİLİGİNDEN YENİLENEN SÖZLEŞMELER
SÖZLEŞMEDEKİ ÇELİŞİK KURALLAR
KARAR ÖZETİ Aynı sözleşmede birbiriyle çelişen kurallara yer verilmişse, iş hukukunun işçiyi koruyucu temel İİKesi gereğince hareket edilmelidir.
Kendiliğinden sona eren belirli süreli sözleşmelerden dolayı kıdem tazminatı istenemezse de, sözleşme, işverenin sesini çıkarmaması sonucu yenilenmiş ve bundan sonra feshedilmişse kıdem tazminatı verilmesi gerekir.
(1475 s. İş K. m. ~3, 14)
(818 s. BK. m. 339)
Davacı ihbar ve kıdem tazminatı ile manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
1240 YARGITAY KARARLARI DERGİSİ
Yerel mahkeme davayı reddetmiştir.
Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan iş sözleşmesine göre "kurucu veya öğretmen sözleşmeyi yenilemek istemedikleri takdirinde sözleşme süresinin bitiminden en geç bir ay önce taraflara yazılı olarak bildirmek mecburiyetindedirler. Aksi halde, sözleşme kendiliğinden yenilenmiş olur. "Bu hüküm karşısında sözleşmenin 'taraflar arasında yenilenmiş bulunduğunun kabulü gerekir. Zira, sözleşme süresinin bitiminden önce davalı işveren sözleşmenin yenilenmiyeceğini bildirmiş değildir. Her ne kadar çalışma koşulları başlıklı sözleşmenin ekini oluşturan belgede "işin bitim tarihi 30 Haziran 1994 günü ayrıca yazılı ihbara gerek kalmadan sözleşme hükümsüz olacaktır" şeklinde bir açıklamaya yer verilmiş ise de, aynı sözleşmede birbiriyle çelişkili kurallara yer verildiği takdirde davacı yararına olan kuralın dikkate alınması iş hukukunun işçiyi koruyucu temel İİKesi gereğidir.
Özellikle belirtmek gerekir ki, belirli süreli sözleşmelerde sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi durumunda kıdem tazminatının hüküm altına alınması doğru değildir. Çünkü, böyle bir durumda sözleşme sürenin bitimi ile sona ermektedir ki, bu fesih şekli kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden değildir. Ancak somut olayda olduğu gibi sözleşme davalı işverenin sesini çıkarmaması sonucu yenilenmiş ve yenilenmeden sonra davacı işçinin işine son verilmiş ise sonuç değişir ve böyle bir durumda iş akdi feshedilen işçi kıdem tazminatına hak kazanır. Dairemizin, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenmiş olan uygulaması bu doğrultudadır.
SONUÇ Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.2.1996 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Kıdem tazminatı hakkı, ancak geçerli bir iş sözleşmesinin yasaca belirlenmiş nedenlerden ötürü son bulması durumunda doğar. Şayet iş akdi taraflarca sona erdirilmiş değil de ölüm dışındaki bir nedenle kendiliğinden son bulmuş ise kıdem tazminatı istenemez.
Kıdem tazminatı hakkının hangi hallerde elde edilebileceği 1475 sayılı İş kanununun 14. maddesinde gösterilmiştir. Buna göre, diğer koşullar yanında hizmet ak-dinin anılan maddede gösterilen sebeplerden birisiyle feshedilmiş veya sona ermiş olması gerekmektedir.
Fesih, taraflar arasında fiili ilişkiyi sona erdiren hukuki bir işlem olup bu yoldaki iradenin karşı tarafa ulaşmasıyla gerçekleşmiş olur. Böyle bir açıklama yoksa fesihten söz edilemez. Süreli bir iş sözleşmesinde de süre bitiminden önce akdi sona erdiren bir fesih yoksa sözleşme sürenin bitimiyle kendiliğinden sona erer. Daha önce taraflardan birinin, süre sonunda akdi yenilemiyeceğini bildirmesi ileriye dönük bir irade açıklaması olup halen devam etmekte olan sözleşmeyi fesih olarak kabul edilemez.
625 sayılı Yasanın 32. maddesinde özel öğretim kurumlarında öğretmenlerin en az bir yıllık olmak üzere süreli sözleşmelerle çalışacakları açıkça belirtilmiştir. Bu itibarla, bu sözleşmeler süre bitiminde kendiliğinden sona ereceği için 1475 sayılı İşYasasının 14. maddesindeki sarahat karşısında işçiye kıdem tazminatı isteme hakkı vermez. Somut olayda da, durum aynı olup davacı öğretmenin kıdem tazminatına hak kazandığı söylenemez. Meseleyi sırf adalet duyguları ile çözümlemek doğru değildir. Mer'i mevzuat karşısında, olması lazım gelen hukuk değil olan hukuk kuralları uygulanır. Bu nedenlerle aksi düşüncedeki çoğunluk kararına katılmıyorum. Yerel mahkeme kararının o n a n m a s ı gerektiğini düşünüyorum.
Engin DOĞU
Üye