 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/20952
Karar no : 1995/35191
Tarih : 07.02.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, 1994 Kasım-Aralık ek ders ücreti ile vergi iadesi alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı öğretmen bir yıl müddetle özel okulda çalışmaya başlamış; ancak sözleşme, sürenin sonunda davalı tarafça yenilenmediği için hizmet ilişkisi son bulmuştur. Sözleşme içeriğine göre, davacı sürenin bitiminden bir ay önce sözleşme uyarınca bildirimde bulunmuş değildir. Bu durumda hizmet sözleşmesinin davalı tarafça sona erdirildiği kabul edilerek kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekir. Hatalı değerlendirme ile bu isteğin reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA (07.02.1995)
KARŞI OY YAZISI
Kıdem tazminatı hakkı, ancak geçerli bir iş sözleşmesinin yasaca belirlenmiş nedenlerden ötürü son bulması durumunda doğar. Şayet iş akdi taraflarca sona erdirilmiş değil de ölüm dışındaki bir nedenle kendilğinden son bulmuş ise kıdem tazminatı istenemez.
Kıdem tazminatı hakkının hangi hallerde elde edilebileceği 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesinde gösterilmiştir. Buna göre, diğer koşullar yanında hizmet akdinin anılan maddede gösterilen sebeplerden birisiyle feshedilmiş veya sona ermiş olması gerekmektedir.
Fesih , taraflar arasında fiili-hukuki ilişkiyi sona erdiren hukuki bir işlem olup bu yoldaki iradenin karşı tarafa ulaşmasıyla gerçekleşmiş olur. Böyle bir açıklama yoksa fesihten söz edilemez. Süreli bir iş sözleşmesinde de süre bitiminden önce akdi sona erdiren bir fesih yoksa sözleşme süresinin bitimiyle kendiliğinden sona erer. Daha önce taraflardan birinin, süre sonunda akdi yenilemeyeceğini bildirmesi ileriye dönük bir irade açıklaması olup halen devam etmekte olan sözleşmeyi fesih olarak kabul edilemez.
625 sayılı Yasa'nın 32. maddesinde özel öğretim kurumlarında öğretmenlerin en az bir yıllık olmak üzere süreli sözleşmelerle çalışacakları açıkça belirtilmiştir. Bu itibarla, bu sözleşmeler süre bitiminde kendiliğinden sona ereceği için 1475 sayılı İş Yasası'nın 14. maddesindeki sarahat karşısında işçiye kıdem tazminatına hak kazandığı söylenemez. Meseleyi sırf adalet duyguları ile çözümlemek doğru değildir. Meri'i mevzuat karşısında, olması lazım gelen hukuk değil, olan hukuk kuralları uygulanır. Bu nedenlerle aksi düşüncedeki çoğunluk kararına katılmıyorum.