 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E. 1994/1541
K. 1994/1202
T. 13.1.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
(Fesih)
KARAR ÖZETİ İşçinin, SSK.na borçlandığı muvazzaf askerlik hizmeti süresinin ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen önceki hizmet sürelerinin birleştirilerek kıdem tazminatı isteyebilmesi için, hizmet aktinin aynı Kanunun 14/4. maddesi uyarınca yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödeme almak anıacıyla işçi tarafından feshedilmiş olması gerekir. Oysa; iş akdi, işverence İş Kanununun 13. maddesi uyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek feshedilmiştir. İşçininkısa bir süre sonra dahi olsa SSK.ya başvurarak yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiş olması bu hukuki sonucu değiştirmez.
(1475 s. iş K. m. 14, 14/4, 13)
Davacı, kıdem tazminatı farkının Ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1- Davacının aynı işyerindeki 1.8.1975 - 18.10.1977 tarihleri arasındaki çalışması için kendisine, 18.10.1977 tarihinde işyeri kapatılırken kıdem tazminatı ödenmiştir. İşyerinin yeniden faaliyete geçtiği 1.5.1980 tarihinden sonraki çalışmaları için de işveren kıdem tazimatı ödemiştir. Bu durumda evvelce kıdem tazminatı ödenmek suretiyle sona ermiş bulunan 1.8.1978 -18.10.1977 tarihleri arasındaki sürenin son hizmet süresiyle birleştirilerek kıdem tazminatı ödenmesi mümkün değildir. Zira, iş Kanununun 14. maddesine göre işçiye aynı kıdem süresi için birden fazla kıdem tazminatı ödenemez.
2- İşçinin, SSK. na borçlandığı muvazzaf askerlik hizmeti süresinin ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen önceki hizmet sürelerinin birleştirilerek kıdem tazminatı isteyebilmesi için, hizmet aktinin 1475 sayılı iş Kanununun 14/4. fıkrası uyarınca yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmiş olması gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı işçinin hizmet akti iş Kanununun 14. maddesinin anılan fıkrasında belirtilen şekilde değil, işverence iş Kanununun 13. maddesi uyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek feshedildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin ve YHGK.nun içtihatları da bu doğrultudadır (HGK.nun 26.1.1994 gün ve 1993/9-663 esas sayılı kararı) Açıklanan yasal koşullar gerçekleşmediği için davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. Davacı işçinin işverence iş aktinin 13. maddesi uyarınca feshinden kısa bir süre sonra dahi olsa SSK. ya başvurarak yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiş olması da bu hukuki sonucu değiştirmez.
Sonuç :Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerden (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.11994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Mahkemenin kararı 1475 sayılı Yasanın 14/4. maddesi ile 1992 yılında alınan (örneğin; 19.10.1992/9012 esas, 1992/11484 karar sayılı karar) Dairemiz kararlarına uygundur. Bu nedenle mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumdan çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
Yukarıda açıklanan daire kararından açıklanan görüşün oluşmasına neden 19971 yılında yayınlar~an Başbakanlık genelgesi sonucu kamu işyerinde meydana gelen gelişmelerdir. Zira, bu genelge ile işçi tasfiyesi sağlayabilmek için emekliliği gelen işçilerin hizmet akitlerinin sona erdirilmesi istenmiş, bunun üzerine kamu işyerlerinde bu durumdaki işçilerden emekli olmaları, yani hizmet aktinin bizzat işçiler tarafından sona erdirilmesi talep edilmiş, bu yola giden işçilere hizmet birleştirilmesi yapılarak kıdem tazminatı ödenmiş, ihbar tazminatı ise ödenmem iştir. İşverenin bu teklifini kabul etmeyen ve davacı gibi davranan işçilerin hizmet akitleri ise, işveren tarafından İş Yasasının 13. maddesi gereğince sona erdirilmiş ihbar ve kıdem tazminatı ödenmiş, ancak kıdem süresi ve tazminatı hesaplanırken hizmet birleştirilmesi yapılmamıştır.
İşverenin bu farklı uygulaması bizzat emekli olmayı kabul etmeyen işçileri (işverenlerin resen emekli etme hakkı bulunmadığından) cezalandırma amacını güden kötüniyetli bir davranış olup, yasa tarafından himaye edilmesi mümkün değildir.
İş Yasasının 14/4. maddesinin bu gelişmeler sonucu işçi lehine yorumuna engel bir durum olmadığı için Dairemizin 1992 yılında oluşan görüşünün sürdürülmesinin, iş hukuku ilkelerine uygun olacağını düşünmekteyim.
Zira, İş Yasasının 14/4. maddesinde; çoğunluğun kabul ettiği gibi madde4e belirtilen nedenlerle hizmet aktinin işçi tarafından sona erdirilmesinden bahsedilmemiş, anılan maddede "....yaşlılık veya malullük aylığına .... HAK KAZANAN" ifadesi kullanılmıştır. Davacının hizmet akti sona erdirildiği tarihte yaşlılık aylığına hak kazandığı ve hemen kuruma başvurarak emekli aylığını bağlattığı anlaşıldığına göre, davacının kamu kuruluşlarında geçen hizmetlerinin birleştirilerek kendisine kıdemtazminatı ödenmesi gerekir. Mahkemenin bu yöndeki kararı yasal olup, onanmalıdır.
0. Güven ÇANKAYA Üye
KARŞI OY YAZISI
Borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatının hesabında hiçbir suretle dikkate alınamayacağı düşüncesinde olduğumdan yerli mahkeme hükmünün çoğunluk görüşünden farklı gerekçeyle b o z u 1 m a s ı düşüncesindeyim. Bu nedenle çoğunluk görüşünün sonucuna katılmakla birlikte gerekçesine katılmıyorum.
Engin DOĞU
üye