 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/11564
Karar no : 1994/15542
Tarih : 10.11.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacının, 1.2.1986 tarihinde davada taraf olmayan B. TAŞ. işlerinde bu şirketin işçisi olarak çalışmaya başladığı, anılan şirket tarafından pazarlanan K. ürünlerinin tanıtımını yaptığı, 1989 yılında davalı K.Ltd. Şti.'nin Türkiye'de kurulup ürünlerini bizzat pazarlamaya başlaması üzerine 3.7.1989 tarihli fesih bildirimi ile 31.12.1984 tarihi itibariyle hizmet aktinin B.TAŞ. tarafından fesih edildiği ve kendisine kıdem tazminatı ödendiği ve ibraname verdiği, bu işlemleri takiben davalı K.Ltd.Şti. ile yeni hizmet sözleşmesi kurduğu bir süre bu şirkete ait işyerinde çalıştıktan sonra hizmet aktinin davalı şirket tarafından sona erdirildiği ve çalışma süresine göre kıdem tazminatı ödendiği ve ibraname verdiği anlaşılmıştır.
Davacı, davalı işveren tarafından her iki şirkette geçen tüm hizmet sürecine göre kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğini iddia etmiş, mahkeme bu isteği kabul etmiştir.
Davacının çalıştığı işyerleri işverenleri ayrı hükmi şahsiyete sahip şirketlerdir. Bu iki şirket arasında işyeri devri de söz konusu değildir. Zira davacıya ait işe giriş bildirgelerinden her iki şirkete ait işyerlerinin SSK.'dan farklı işyeri sicil numarası aldıkları ve işyeri adreslerinin de farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, ileride daha az kıdem tazminatı ödemek için daha önce kendisine kıdem tazminatı ödendiğini de iddia etmediği gibi, davacının çalıştığı işyerleri işverenlerin farklı bulunması ve her işverenin kendi işyerinde çalışma dönemi sonunda iş aktini feshedip kıdem tazminatı ödemiş bulunması gerçeği gözönünde bulundurulduğunda dairemizin "işverenleri ileride fazla kıdem tazminatı ödememek için hizmet aktini fesih edip kıdem tazminatını ödediği işçiyi çalıştırmayı sürdürmesi halinde, bu sırada yapılan ödemenin avans olarak kabul edilip son hizmet süresi sonundaki ücrete ve tüm hizmet süresine göre hesaplanacak kıdem tazminatından işlenmiş faizi ile birlikte tenkis edilmesi gerektiği" yolundaki içtihadının da olayımızda uygulanması olanağı yoktur.
Hal böyle olunca davacının iki ayrı işyerinde çalıştığının kabulü ile davalı işyerindeki çalışmasıyla ilgili olarak kıdem tazminatı aldığı da gözönünde alınarak davanın reddine karar vermek gerekirken aksine düşünceyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 10.11.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki bilgi ve belgelere ve özellikle B. Anonim Şirketi "başlıklı davacıya ait fotoğraflı çalışma karnesine göre, davacının 20.1.1986 tarihinde B. Anonim Şirketi'nde tıbbi mümessil sıfatiyle Knoli Grubu elemanı olarak çalışmaya başladığı ve 1.1.1990 tarihinde de davalı K.Ltd.Şti.'nde çalışmasını sürdürdüğü, böylece ilk girişten son fesih tarihine kadar adı geçen davalının işçisi olduğu, aynı çalışma karnesinde işe başladığı tarihlerde değişiklikler yapılarak kağıt üzerinde girdi çıktı gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, çalışmasında hiçbir kesinti olmamasına rağmen, arada kıdem tazminatının B. Anonim Şirketi'nce ödenmiş olması, yeni birhizmet akdinin kurulduğunu göstermez. Mahkemenin davalı şirketi tüm süreden sorumlu tutarak önceki ödenen kıdem tazminatının gerçekleşen miktardan mahsup etmek suretiyle hüküm kurmuş olması yerinde bulunduğundan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyoruz.