 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/2285
Karar No: 1993/14105
Tarih: 05.10.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesi davasının yapılan yargılanması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 5.10.1993 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat (A) geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinledikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Mahkemece, davacının verdiği ibraname makbuz niteliğinde kabul edilmiştir. Ancak, bu tür olaylarda ibranamenin makbuz niteliğinde sayılabilmesi için, içerdiği miktarın işçinin olay tarihine göre gerçekleşecek olan zararının çok altında olması, başka bir ifade ile olay tarihine göre gerçekleşen zarar ile ibranamedeki miktar arasında aşırı bir oransızlığın mevcut olması lazımdır. Böyle bir açık oransızlık mevcut değilse, ibranameyi geçerli saymak gerekir.
Bu durumda yapılacak iş, davacının olay tarihindeki ücreti esas alınmak ve bu ücreti yine o tarihteki uygulamalara göre ileriye yönelik yıllar için % 5 arttırma tabi tutmak ve peşin sermayeye çevrilmesinde de % 5 iskoto uygulamak ve bu suretle belirlenecek zarardan yine olay tarihi itibariyle gerçekleşen sigorta gelirlerini indirmek, bu işlemler sonunda bulunan maddi tazminat miktarı ile biranamedeki maddi tazminat miktarını kıyaslamak, arada aşırı oransızlık mevcut ise sadece aradaki farka karar vermek aksi halde ibranameye geçerlik tanıyarak maddi tazminat isteğini reddetmektir. Bu hususlar dikkate alınmadan, ibranamenin mücerret olarak makbuz niteliğinde kabulü ile hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, 5.10.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
04.10.1985 günü meydana gelen iş kazasından sonra, noterlikçe düzenlenen ve davacı tarafından davalıya sunulan 02.01.1986 tarihli ibraname "ve feragatname" de aynen" ... bu kazaya karşılık olmak üzere 600.000- TL. iş kazası tazminatını nakten ve tamamen almış olduğumdan dolayı mezkur şirketin zimmetini ibrz eder bu kaza ile ilgili ilerde ve şimdiki halde hiç bir dava ikame etmeyeceğimi ve her türlü dava haklarımdan gayri kabili rücu olmak kayıt ve şartı ile FERAGAT eylediğimi beyan ve ikrar ederim" denilmektedir.
Görüldüğü üzerede bu belgede hem ibra ve hem de FERAGAT vardır.
Bir haktan dava konusu yapılmadan önce de feragat edilebilir. Esas haktan feragat edilince, ona bağlı olan dava hakkı ortadan kalkar. Esas haktan feragat, maddi hukuka tabidir. Esas haktan feragatin tamamlanması için bu feragatın, karşı tarafa ulaşması zorunludur. Dosyadaki belge feragatin davalı tarafa ulaştığını göstermekte olup zaten bu konuda bir çekişme de yoktur. Esas haktan feragat maddi hukuk anlamında bir itiraz olup hakimin kendiliğinden dikkate alması zorunludur.
İbranamenin içerisinde miktarın olay tarihindeki tazminat miktarını karşılayıp karşılamadığının araştırılması da doğru değildir. İbranameyi makbuz kabul etmek ibraname olgusunun inkarı demektir.
Bütün bu nedenlerle davanın reddi gerekeceği kanısında olduğumdan çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY
İş kazası 04.10.1985 tarihinde vuku bulmuş, davacı 02.01.1986 tarihinde noterce düzenlenen ibraname ile 600.000 TL olarak işvereni ibra etmiştir. Davacı yasal süre içerisinde ibranamenin yasal olmayan yollarla alındığını iddia edip kanun yollarına başvurmamıştır. Aradan 4 yıl geçtikten sonra açtığı tazminat davasında ibraname konusunda ileri sürdüğü iddiaları kanıtlayan bir delil sunmamıştır.
Bu durumda ibraname nedeniyle davanın reddi gerekirken Yasaların açık düzenlemelerine rağmen çoğunlukça belirtilen gerekçe ile bozma yapılmasına katılmıyorum.