 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1992/2873
K: 1992/3861
T: 02.04.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, ücret ve hizmet pirimi farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, 1983 yılında işe girdiğini bir süre usta yanında çırak olarak çalıştığını sonra fiilen usta yardımcısı olarak göreva yaptığını, onu takiben yine fiilen usta olarak çalıştığını, buna göre kendisine atelye ustası derecesi olan 7-13 derece karşılığı ücret ödemesi gerektiği halde, çıraklara ait 2-7 derece ücretinin verildiğini ileri sürerek, fiilen yaptığı usta ücreti ile çıraklık ücreti arasındaki farkla ilgili olarak geriye doğru beş yıllık alacak ve hizmet pirimi talep etmiştir.
Davalı ise, davacının 1984 yılında çırak sınavını kazanması üzerine çıraklar için öngörülen derece karşılığı ücretin verildiğini, usta olabilmesi için sınava girmesi gerektiğini, usta yardımcılığı sınavına 1990 yılında girerek yedekte kazandığını sırası geldiğinde sınava sonucu kazındı ünvanı kendisine verileceğini, usta olarak çalıştığını, "atelye tamir işçisi" olarak çalıştığını, bunun karşılığının da ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Gerçekten dosyadaki belgelerden davacıya, işe alındıktan bir süre sonra 22.10.1984 tarihinde yapılan çıraklık sınavında başarı sağlaması üzerine pozisyon cetvelinin 2-7 derece karşılığı olan çıraklık ünvanının verildiği, aslında bunun atelye tamir işçiliği olduğu, bu ünvanda çalışmakta iken 1.3.1984-28.2.1991 tarihleri arasını kapsıyan işletme TİS'nin 13'üncü maddesi uyarınca açılan sınava girdiği ve bu sınavda usta yardımcılığı poruzusyonunu yedekte kazındığı ihtilaflı sürede usta ünvanına sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Esasen, davacının sınav sonucu usta ünvanını aldığına dair bir iddiası yoktur. İsteği, fiilen usta olarak yaptığı işin karşılığı ücretin verilmesi ile ilgilidir. Bu durumda çözümlenmesi gereken sorun; usta ünvanına sahip olmadığı halde fiilen usta ünvanına sahip bir kimsenin yaptığı iş yapıp yapmadığı ve fiilen usta işini yapmış olsa bile ustalara verilen ücreti talep edip edemeyeceğidir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ustalık ünvanı, o ünvanın sorumluluğunu üstlenmesi emrinde çalışanlara iş verebilmeyi, denetliyebilmeyi ve gerekli olan diğer görev ve yetkilere sahip olabilmeyi gerektirir. Ücrette buna göre tespit edilmek icabeder. Ünvanın gerektirdiği sorumluluklara, görev ve yetkilere sahip olmayan bir kimsenin o işi fiilen yapmış olması kendisine aynı ücretin verilmesi zorunluluğunu doğurmaz. Bu bakımdan davacı, usta ünvanına sahip olmamasına rağmen fiilen ustalık işini yapmış olsa bile kendisine ustalar için öngörülen ücretin verilmesini isteyemez. Gerek davalı genel müdürlük işçi pozisyonları kitapçığında ve gerekse TİS'lerinde öngörülen düzenlemelere göre ve yaptığı iş itibarıyla davacının durumunu ateyle tamir işçisi tanımı içinde görmek icabeder. Böyle olunca da, yerinde olamıyacağından davanın reddine karar vermek gerekir.
SONUÇ: : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, 2.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|