 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1992/13224
K: 1993/8851
T: 20.05.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla ve yıllık ücretli izin parası ile kar payı hissesi ve bayram, hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi için davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı davalıya ait işyerinde hizmet aktiyle çalışmakta iken birikmiş olan hak ve alacaklarını talep etmesi üzerine haksız olarak işine son verildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatları ile ücret ve sair işçilik hakları isteminde bulunmuştur.
Davalı savunmasında; davacının işçi olarak çalışmadığını, kar ortağı olduğunu, bir başka anlatımla aralarında adi ortaklık bulunduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu kabul edilerek, istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdine mi yoksa adi ortaklığa mı dayandığı konusunda toplanmaktadır. Davalı tarafından dosyaya ibraz olunan teklif mektuplarının başlık kısmında davacı ile davalının isim ve adreslerinin firma adı olarak yanyana bulunduğu, bu mektuplarla her ikisinin birlikte üçüncü şahıslara karşı iş alma konusunda girişimlerde bulundukları ve birlikte hareket ettikleri hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği konusunda şahitler dinlenmiştir. Bunlardan ortak şahit "taraflar arasında kar payına göre çalışma yapılacağı konuşulmuştu ve kar payının uygulanıp uygulanmadığını bilmiyorum, davacı T.İ. işveren vekili gibi çalışıyordu ve T.İ. ortaklığın kesin bir neticeye bağlanmaması nedeniyle işi kendisi bırakıp gitti" ifadesinde bulunmuştur. Her ne kadar davacının ikinci şahidi "davacı davalının işyerinde çalıştı, çalışmamız çeşitli şantiyelerde geçmiştir... davacı şantiye şefimiz ve mühendisimiz olarak görevli idi" demiş ise de, davalının ikinci şahidi konuyla ilgili olarak açık, kesin ve ayrıntılı bir şekilde"... davalının... muhasebesini tutmaktayım ve halen de bu işi devam ettirmekteyim ve davacı 1989'dan beri davalı ile ortak olarak çalışmaktadırlar... her iki taraf şirket olabilmek için devamlı olarak benden bilgi talep ediyorlardı ve resmi olarak ortaklıkları yoktur...davacı ile davalı ortak (Adi ortaklık) ve müşterek imza ile bir takım teklifler vermişler ve ihalelere girmişlerdir ve davalı ücret almıyordu... işyerinde ortaklık V.T.İ. ortaklığı olarak geçiyordu" demiştir. Gerek müşterek tanık ve gerekse davalının yukarıya ayrıntılı olarak ifadesi alınan son tanığın beyanları; teklif mektuplarındaki tarafların birlikte hareket edip birlikte ihalelere katılmaları olgusunu doğrulamakta ve gerçekten aralarında bir hizmet akti ilişkisi değil, adi ortaklık bulunduğunu göstermektedir.
Her ne kadar, davalı adına SSK'ya giriş bildirgesi ise de, takriben bir ay sonra davacının hem ortak hem işçi olamıyacağı düşüncesiyle, sigorta kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Esasen, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık da yoktur. Bu olgu da aralarındaki ortaklık ilişkisini doğrulamaktadır. Aksi halde, davalının sigortadaki kaydının kapatılmaması gerekirdi.
Üzerinde durulması gereken diğer bir önemli nokta da, mühendis olan davacının bir yıl gibi uzun süre ücret almadan işçi olarak çalışması ve bu konuda bir talepte bulunmamasıdır. Davacı, ücret talebinde bulunurken anlaştığı ücret miktarını ve bir yıl önceki almakta olduğu ücretin ne olduğunu dahi açıklıyamamıştır. Davacı gerçekten işçi olarak çalışmış olsa idi, almakta olduğu ücretin miktarını açık ve kesin şekilde belirtmesi gerekirdi. Mahkeme dahi bu ücretin miktarının ne olduğunu tesbit edememiş ve Ticaret Odası Başkanlığı'na başvurma gereksinimini duymuştur.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 20.5.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|