 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1992/11665
K: 1992/11240
T: 15.10.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, tazminat alacağıyla Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Fonuna yatırılması gereken paranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin kapsamına giren yörede geçici olarak görevlendirildiğini, aradan uzun bir süre geçmesine rağmen halen geçici görevli olarak çalıştırılmaya devam edildiğini, bu şekilde çalıştırılması nedeni ile işverenin 285 ve 287 sayılı KHK'ye dayanılarak çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararlarında yer alan ek tazminattan yararlandırılmadığını, oysa TİS'si hükmü gereği rızası alınmadan, geçici görevle çalıştırılamayacağını belirterek ve biran için geçici görevli olduğu kabul edilse dahi MK'nun 2. maddesinde de öngörülen doğruluk kuralları ve eşitlik ilkesi gereğince sözü edilen tazminatın ödenmesi gerekeceğini bildirerek istekte bulunmuştur.
Davalı cevabında; davacının, ortaklığın Trakya Bölge Müdürlüğü Sondaj Müdürlüğü emrinde işçi olarak sürekli bir görevde çalışmakta olduğunu, Olağanüstü Hal Bölgesindeki işyerine geçici olarak gönderildiğini, geçici görevin işin gereğinden doğduğunu, TİS'nin 26. maddesinin (D) fıkrasının da buna yer verdiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme istek doğrultusunda karar vermiştir.
Uyuşmazlığın 285 sayılı KHK'nin 5. maddesinin değişik 5. fıkrasının uygulamasıyla ilgili olduğu görülmektedir.
285 sayılı KHK'nun 5. maddesinin değişik 5. fıkrasında aynen "Bölgeye dahil iller ile 4. maddenin (J) bendine göre belirlenen mücavir İlerde bulunan sürekli kamu görevlilerine... ayrıca en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 30'una kadar belirlenecek tazminat ek olarak ödenir.." denilmektedir.
Davada çözümü gereken sorun "maddedeki Bölgeye dahil illerde bulunan sürekli kmu görevlilerine.." deyiminden neyin amaçlandığıdır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, sürekli kamu görevlisi deyimi, sürekli kamu hizmetini görenleri, dolayısı ile kamu kurum ve kuruluşlarındaki işçileri de kapsamaktadır. Esasen bu husus, 28.7.1987 gün ve 19531 sayılı Resmi Gazete nüshasında yayınlanan 87/11989 sayılı Bakanlar Kurulu kararında da yeralmıştır.
Davacının, sürekli görev deyiminden, İş Kanunu uygulaması açısından öngörülen sürekli işi anladığı görülmektedir.
Davalı ise, bu deyimden daimi görevlilerin amaçlandığını öne sürmektedir.
Gerçekten İş Kanununun uygulaması açısından öngörülen 8. maddesindeki "sürekli iş" ile, idare hukuku açısından bir yerde "sürekli görevli" olma hali birbirinden ayrı kavramlardır. Bir kimsenin İş Kanunu açısından sürekli bir işte çalışması, onun her zaman için sürekli görevli-daimi görevli olduğunu göstermez. Daimi görev için ayrıca o kimsenin bir görev mahalli "memuriyet mahalli"ne yeniden veya naklen atanmış olması gerekir. Bu bakımdan geçici bir görevle memuriyet mahalli dışındaki bir yere gönderilenler, geçici görevle gönderildikleri yerdeki çalışmaları, İş Kanunu açısından sürekli iş olsa dahi, idare hukuku açısından daimi görevli sayılmaz. 6245 sayılı Harcırah Kanununda da "memuriyet mahalli" "daimi ve geçici görev" deyimleri, bu anlamda kullanılmışlardır. 285 sayılı KHK'nun tazminat ödemesi ile 5. maddenin amacı, görevliyi olağanüstü hal bölgesi dahilinde çalıştırmaya özendirmektir. Bu amaç orada daimi görevli olarak çalışma ile gerçekleşebilir. Geçici görevlerde bu amacın sağlanacağından söz etmek mümkün değildir. O halde, 285 sayılı KHK'nin 5. maddesinin "Bölgeye dahil İllerde bulunan sürekli kamu görevlileri" deyiminden, az önce açıklandığı üzere bir görev mahalline (memuriyet mahalline) yeniden atama veya nakil suretiyle oluşan daimi görevliyi anlamak gerekir.
Olayda davacının daimi görev yerinin Trakya Bölgesi Müdürlüğü olduğu, işin gereği olarak olağanüstü hal bölgesindeki yere geçici görevle gönderildiği ve kendisine geçici görev yolluğu ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı sözü edilen KHK'nun 5. maddesindeki tazminattan yararlanamayacaktır. Olağanüstü hal bölgesindeki geçici görevin uzamış olması, bu hukuki sonucu değiştirmez. TİS'nin 26. maddesindeki düzenlemede geçici görevli olmayı, daimi görevli niteliğine dönüştürmez. Yasanın amir hükmü karşısında MK.2. maddesine ve eşitlik ilkesine dayanılarak da sonuca gidilmesi doğru olmaz.
Açıklanan nedenlerden dolayı davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı düşüncelerle kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir. Daha önce benzer olayda verilmiş bulunan bir kararın onanmış olması dairenin istikrarlı görüşünü yansıtmadığı için emsal olarak alınamaz.
SONUÇ: : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle (bozulmasına), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.10.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici sebeplere ve özellikle davaya dayanak yapılan Kanun Hükmündeki Kararname ile Bakanlar Kurulu Kararındaki düzenlemelere ve bunların çıkarılış amaçlarına göre hükmün onanması düşüncesindeyiz. Bu nedenle çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.
|