 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1991/8871
K: 1991/10428
T: 04.07.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı ücret farkı ikramiye farkı ve fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel Mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı belediye elektrik işyerinde çalışmakta ve bu işyerinde uygulanmakta olan 1.3.1981 - 1.3.1984 tarihleri arası için geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta iken çalıştığı işyeri 2705 sayılı yasa ile 1.11.1982 tarihinde TEK'e devredilmiştir.
TEK'e bağlı işyerleri içinde TES-İş sendikası ile yapılmış 1.11.1982 tarihinde imzalanmış ve 1.3.1982-28.2.1985 tarihleri arası için geçerli işkolu toplu iş sözleşmesi mevcuttur.
Davacı devirden sonra TES-İş sendikası üyeliğe ve eşit işe eşit ücret uygulanması esasına dayanarak TEK'e ait toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerle aynı seviyeye getirilmesi isteği ile ücret farkı ikramiye farkı fazla mesai ve tatil yevmiyeleri farkını talep etmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki işçinin bir Toplu İş sözleşmesinden yararlanabilmesi için o Toplu İş sözleşmesinin çalıştığı işyerinde uygulanmak üzere yürürlüğe konmuş olması diğer bir ifade ile çalıştığı işyerinin toplu iş sözleşmesi kapsamında bulunması gerekir.
Olayda davacının çalıştığı işyerinin 1.3.1982-28.2.1985 tarihleri için geçerli toplu iş sözleşmesinin kapsamına girmiş olması da yasaca mümkün değildir.
O halde davacı TES- İş sendikası üyesi olsa dahi TEK'e ait Toplu İş sözleşmesinden yararlanamaz. Olayda teşmil de söz konusu değildir.
Bu hususlar dairemizin 8.7.1987 gün 1987/6580-7114, 24.9.1987 gün 1987/7687-2.5.1986 gün 1986/3721-4516 sayılı kararlarında da açıklanmıştır Eşit işe eşit ücret ödenmesi ilkesine gelince bu ilke genelde doğrudur. Ancak toplu iş sözleşmesi düzeninin mevcut olduğu bir yerde bu ilke toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için yasada öngörülen koşulları bertaraf edici nitelikte olmaması gerekir. Kaldı ki toplu iş sözleşmesinin uygulandığı işyerleri ayrıdır ve bunun sonucu olarak da farklı ücret uygulamaları mümkündür. Bunun aksini düşünmek toplu iş sözleşmesi hukukunun ilkeleri ile bağdaşmaz. Mahkemenin benzer bir olayda bu yolda vermiş olduğu bazı kararların dairemizce onanmış olması bu hukuki sonucu değiştirmez.
Durum böyle olmakla beraber davalı işveren kendi işyerlerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi açısından devredilen işyerinde çalışan işçilerin durumunda iyileştirme yoluna gitmek istemiş ve bunun için toplu iş sözleşmesi tarafı TES-İş sendikası ile 23.5.1984 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. söz konusu protokol davacının yararlandığı toplu iş sözleşmesindeki haklardan bir indirme değil aksine yararlanma olanağı bulunmayan toplu iş sözleşmesine göre bazı haklar verilmiş olması ve dolayısı ile bunun işçi lehine bulunması nedeni ile geçersizliğinden söz etmek doğru değildir. Bu protokol hükümlerinin 1.3.1985-28.2.1987 tarihleri arası için imzalanan toplu iş sözleşmesinden geçici 7. maddesine de aktarılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı uyuşmazlık konusu dönem için sadece 23.5.1984 tarihli protokol ve 1985/1987 tarihleri arasını kapsayan toplu iş sözleşmesinin geçici 7. maddesinin kendisine uygulanmasını isteyebilir.
O halde bu protokol ve geçici 7. madde kendisine uygulanmışsa, davacı bunun dışında artık bir talepte bulunamaz.
Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmadan hüküm tesisi
usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 4.7.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.