 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1991/148
K: 1991/245
T: 08.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "kıdem, ihbar tazminatı, TİS'den doğan diğer alacaklar" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ANKARA 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.11.1990 gün ve 1989/402 1990/3324 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.1.1991 gün ve 1990/12877 -1991402 sayılı ilamı:
(..Hernekadar tefhim tarihine göre davalıda 8 günlük temyiz süresini geçirmişse de tefhim olunan kısa karar HUMK.nun 381. ve 388. maddesindeki unsurları taşımadığından ve teliğinden itibaren süresi içinde temyiz edildiğinden temyizinin süresinde olduğunun kabulüyle yapılan inceleme sonunda;
Davacı doğumdan sonra 6 haftalık doğum iznini kullandıktan sonra 2.11.1989 tarihinde işyerine gelmiştir. İşveren aynı gün tazminatını vermek suretiyle iş aktini feshetmek istemiş, fakat davacı fesih yazısını tebellüğ etmekten imtina etmiştir. Aynı gün emzirme izni istemiş, emzirme izni verilmeyince vizite kağıdı talep etmiş, vizite kağıdıda alamıyınca özel bir doktora giderek toplam 17 günlük iki defa rapor almıştır. Bu arada işveren fesih yazısını 2.11.1989 günü noterlik aracılığıyla tebliğe çıkarmış, teliğat davacıya 15.11.1989 tarihinde yapılmıştır. Görülmektedir ki işveren fesih iradesini 2.11.1989 tarihinde açıklamış, davacı fesihten haberdar olmuş fakat fesih yazısını tebellüğden imtina etmiştir. Böylece fesih beyanı 2.11.1989 tarihide davacıya ulaşmış ve feshin hukuki sonuçları aynı gün hasıl olmuştur. Davacının içeriğini bildiği halde fesih yazısını tebellüğden imtina etmesi iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. Doğumdan sonra 6 aylık süre ile günde 2 saat olmak üzere verilmesi gereken emzirme iznininde doğumdan sonraki 6 haftalık doğum izninin bitiminden itibaren 2'şer saatin toplamını oluşturan gün süresi olarak hesaplanması gerekir. Ne varki davacı bu süreyide aşacak şekilde rapor almıştır. Bu durumda artık emzirme süresinin raporun bitiminde ve emzirme izninin gerçekleşmesinden önce yapıldığının kabulü gerekir. Öte yandan roparların içeriğinden bunların doğum izni süresinin arttırılması niteliğinde olmadığında görülmektedir. Hastalığın başka bir sebebe ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bütün bu sebeplerden dolayı davacının iş akdinin 2.11.1989 tarihinde sona erdiğinin kabulü gerekir. Ve bu tarih esas alınmak suretiyle doğan haklara karar verilmeli, doğamayan haklar ise reddedilmelidir. Bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tessisi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlerle ve özellikle, akti fesih bildirimi, bozucu, yenilik doğurucu irade açıklamasıdır. Hernekadar aktin feshinde bildirimi düzenleyen İş Kanununun 13. maddesinde hizmet akdinin, işleyen süresine göre feshin muayyen müddetler sonunda gerçekleşeceği belirtilmişse de, aynı maddenin (c) fıkrasının 2. bendinde, işverenin, işçinin ihbar önellerine alt ücretini peşin vermek suretiyle, hizmet akdinin feshedebileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda da davalı işveren akdi feshettiğini bildirdiği tarih itibariyle davacının tüm yasal haklarını ödemeye hazır olduğunu açıklıkla belirtmiş durumdadır. Hukuk Genel Kurulunun 24.6.1983 ve 257/748 sayılı kararında da açıklandığı üzere, derhal fesih durumunda, bildirim önellerinin hizmet süresine eklenmesi ve bu süre içerisinde gerçekleşecek hakların, kıdem tazminatlarına yansımasından söz edilemez. Bu esasa aykırı olarak Toplu İş Sözleşmesine konulmuş hükümler geçersizdir. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da aynen benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 8.5.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.