 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1990/7401
K: 1990/9104
T: 07.09.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacılar iş kazasından doğan ölüm nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Muris, 1981 yılında bir iş kazası sonucu ölmüştür. Bu dava 1990 yılında açılmıştır. Davacı eşin destekten yoksun kaldığı tazminat bilirkişiye hesap ettirilmiş, bulunan miktarın tamamı olay tarihinden itibaren yürütülecek kanuni faiziyle birlikte hüküm altına alınmıştır.
Bilirkişi tazminat hesabında, aktif dönemle ilgili zararın olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki zararı, bilinen ücrete göre (işlemiş tazminat)) rapor tarihinden sonraki kısmı ise (işleyecek tazminat) şeklinde belirlenmiş ve yıllık gelir ortalamasının tespitinde olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki geliri dahil etmemiş, bu süreye ait tazminatı iskontoya da tabi tutmamıştır. Rapor tarihinden sonraki tazminat ise rapor tarihi itibariyle iskontolaştırmıştır.
Bilirkişi burada, sermayeleştirmenin bilinmeyen dönem olarak rapor tarihinden sonrası için mümkün olabileceğini, bilinen dönem için sözkonusu olamayacağını düşünmüş olması gerekir.
Ancak, bu tür olaylarda tazminat isteme hakkı genelde ölüm olayının meydana geldiği tarihte doğar ve tazminata esas zarar miktarı işçinin olay tarihindeki geliri, faal ömür süresi içinde belirli bir oranda artırılarak tespit edilir. Peşin ve toptan ödemenin sözkonusu olduğu hallerde de tazminatın peşin sermaye değerinin saptanması gerekir. Zararın olay tarihine göre tespit edilmesi ve hükmün olay tarihi itibariyle kurulması sebebiyle tazminatın peşin sermayeye çevrilmesinde de, olay tarihinin dikkate alınması icap eder.
Haksız fiil (veya akte aykırılık) sebebiyle hüküm altına alınan tazminata istek halinde temerrüde düşürme şartı aranmaksızın olay tarihinden itibaren faiz yürütüleceği kuralı da, tazminatın olay tarihi itibariyle sermaleyeştirilmesini zaruri kılar. Aksi halde olay tarihi itibariyle gerçekleşmemiş, muaceliyet durumu ile bir tarihte sözkonusu olacak bir tazminat için geriye gidilerek olay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olur ki, bu doğru olmaz.
Öte yandan bu tür tazminat hesapları genelde ihtimali verilere dayanır. Bu ihtimali yön, olay tarihinden sonraki durumlarda her zaman için sözkonusudur. Olay tarihi ile rapor (veya hüküm) tarihi arasında ücretin tespit edilebilir olması, onun ihtimali olma niteliğini değiştirmez.
Nitekim, işçinin ölümü halinde, iş kazası sonucu ölmese idi, ayni işte çalışacağı, mesleğinde ilerleme kaydedeceği, ücret artışlarından toplu iş sözleşmelerinden yararlanacağı hususları hep faraziyeye dayanır. Bu nedenle olay tarihi ile rapor (yada hüküm) tarihi arasındaki ücreti de, muhtemel ücret kavramı içinde mütalaa etmek gerekir. Bu şekilde tespit edilen ücret aslında işçi yararına tazminat hesabında nazara alınabilecek bir veriden başka bir şey değildir ve olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki tazminatın iskontolaştırılmaması için bir sebep teşkil etmez.
Bu ücretin artışa tabi tutulmasıda iskonto emsalinin uygulanmasına mani değildir. Çünkü, sözkonusu ücret, esasen zaman içindeki artışlarla uygulamada öngörülen yıllık gelir artışlarının üstünde oluşan bir ücrettir. Ayrıca artışa tabi tutulması mükerrer olur ki, bu isabetli olamaz. Bu nedenle artış yapılmadığına göre, iskontolaştırma yoluna da gidilemez gibi bir düşünceye de yer verilemez.
Bu hususlar dikkate alınmadan yapılan tazminat hesabına göre hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3 - Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren katsayı artışının da tazminattan indirilmesi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 7.9.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.