 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1990/6480
K: 1990/9897
T: 05.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, ücret farkı ile sosyal haklardan doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Davalının temyizine gelince:
Davacı, işyerinde laborant olarak çalışmakta ve TİS.'de laborantlar için öngörülen "sanat ağırlık ücreti"ni almakta iken, hukuk servisine nakledildiğini ve daha az miktarda olan sanat ağırlık ücretinin ödendiğini, oysa ücretinde azaltma yapılamayacağını bildirerek aradaki farkla ilgili olarak isteklerde bulunmuştur.
1.1.1988 ile 31.12.1989 tarihleri arasını kapsayan TİS.'nin 29. maddesinde aynen, "işçiler, gerektiği taktirde işyeri içinde ünvanı veya niteliği benzer yahut birbirine yakın başka işlerde veya yerlerde muvafakat aranmaksızın geçici veya devamlı olarak işveren tarafından görevlendirilebilirler" denilmektedir. Sözleşmenin 47. maddesinde ise, taban ücret ve sanat ağırlık ücreti yer almakta olup sanat ağırlık tablolarına göre sanat ve ağırlık ücreti uygulanmasına 1.1.1988 tarihinden sonra da devam edileceği belirtilmiş bulunmaktadır.
Gerçekten, 1475 sayılı İş Kanununun 60. maddesinde de öngörüldüğü üzere, İş Hukuku prensiplerine ve uygulamalara göre işin değiştirilmesi suretiyle de olsa işçi ücretlerinden eksiltme yapılamaz. Bu kural kuşkusuz işçinin asıl ücreti için söz konusudur. Sanat ağırlık ücreti ise asıl ücret olmadığı, görülen işin ağırlık derecesine göre TİS. ile tanınan bir ödeme niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre işçi fiilen hangi işi görmekte ise o işin ağırlık derecesine göre sanat ağırlık ücretini alabilecektir. Gerçek durumun da böyle olması icap eder. Zira, bir kimsenin fiilen yapmadığı işin ağırlık ücretini alabilmesi düşünülemez. Bu eşitlik ilkesine de aykırıdır. Böyle olunca davacının hukuk servisinde çalıştığı sürece ancak bu serviste çalıştığı işin karşılığı sanat ağırlık ücretini alabilecektir. Çalışmadığı laborantlık işinin sanat ağırlık ücretini alabilmesi söz konusu olamaz. Kaldı ki, davacının asıl mesleği laborantlık değildir. Ticaret lisesi mezunu olup sonradan aynı konuda tahsilini sürdürmekte olduğu bildirilmektedir. Bu bakımdan önceki çalıştığı işinde laborantlık ünvanını aldığı da söylenemez. Böylece ünvanı niteliği benzer olmayan bir işe nakledildiği iddiası da varit olmaz. Esasen davacının, işverene verdiği 11.7.1986 tarihli dilekçesinde, hukuk servisinde çalışmak istediğini ifade ettiği de görülmektedir. Bu itibarla işverenin TİS.'nin 29. maddesine aykırı ve tek taraflı olarak nakil işlemini gerçekleştirdiği iddiası da yerinde olamaz. O halde, davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 5.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.