 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1990/14121
K: 1991/229
T: 17.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, varit olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi çinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken 31.8.1977 tarihinde geçirdiği iş kazası sonunda % 22 oranında iş gücü kaybına uğradığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemiştir. Mahkemece her ne kadar Adli Tıp Kurumu'nun 22.9.1989 tarihli raporuna dayanılarak olay ile iddia arasında bir illiyet bağı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, öncelikle belirtmek gerekir ki, sözü edilen Adli Tıp Kurumu raporu, bu konuda kesin bir neticeyi göstermemektedir. Zira raporda, olay ile rapor tarihi arasında geçen süreye temas edilerek mütalaada bulunulmuştur. Oysa Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan celbedilen ve dosyada bulunan bilgi ve belgelerden davacının 31.8.1977 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle % 22 oranında işgücü kaybına uğradığı tespit edilerek kendisine, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca, iş kazası sigortasından gelir bağlandığı anlaşılmaktadır. Sonradan bu işlemlerde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Böylece 506 Sosyal Sigortalar Kanunu açısından % 22 oranındaki malüliyetin 31.8.1977 tarihinde oluşan iş kazasına bağlı olduğu gerçekleşmiştir. Az önce sözü edilen Adli Tıp Raporu, bunun aksini kanıtlayacak nitelikte değildir. Bu bakımdan mahkemenin Adlı Tıp raporuna dayanarak davayı reddetmiş olması isabetli sayılamaz. O halde uyuşmazlık bu yönden ele alınıp inceleme yapılarak sonucuna göre, karar verilmesi gerekirken davanın yazılı şekilde reddi doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, 17.1.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.