 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1990/13676
K: 1991/2611
T: 19.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan ölüm nedeni ile uğradıkları maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.2.1991 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına avukat N.A. ile karşı taraf adına avukat A.İ. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacıların miras bırakanı 1983 yılında meydana gelen bir iş kazasında ölmüştür. 15.8.1985 tarihinde Batman iş Mahkemesi'ne açılan davada davacı eş için 200.000 TL altı çocuk içinde 50.000 TL ile 150.000 TL arasında manevi tazminat istemiştir. Mahkemece tüm davacıların istekleri ibraname nedeniyle reddedilmiştir. Davacıların temyizi üzerine karar, 24.2.1989 tarihinde ibranamenin çocukların manevi tazminatını kapsamadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmadan sonra dosya ele alınmış davacılar bozmaya uyulmasını istemişler mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilmiş, dosya incelemeye alındıktan sonra 5.7.1989 günlü oturumda davacılar davayı takip etmeyeceklerini söylemişler, davalı da aynı şekilde beyanda bulunmuş dosya müracaata bırakılmış 6.10.1989 tarihinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bundan sonra 2.4.1990 tarihinde yeni bir dava ile eş ve çocukların her biri için 15.000.000 TL, manevi tazminat talep edilmiş mahkemece eş ve çocukların her biri için 4.000.000 'er TL'ye karar verilmiş ve 1983 yılından itibaren de kanuni faiz yürütülmüştür.
Öncelikle belirtmek gerekirki yukarıda sözü edilen bozma kararı sadece çocukları kapsamaktadır. Eş için ibranameye dayanan red kararı kesinleşmiştir.
Bu bakımdan eş için aynı olay nedeniyle tekrar manevi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan manevi tazminat bir bütündür. Duyulan acı ve üzüntünün karşılığı bir dava yoluyla belirlenip karşı tarafa bildirildikten sonra artırılması yeni bir dava dahi olsa mümkün değildir. Davacılar ilk davada olay tarihi itibariyle duydukları elem ve ızdırabın karşılığı olarak miktarlarını belirtmek suretiyle istekte bulunmuşlardır. Söz konusu ilk davayı özellikle sonuçlanmak üzere iken müracaata bırakmak ve açılmamış sayılmasının sağlandıktan sonra yeniden istekte bulunmak manevi tazminatın bütünlüğüyle bağdaşmaz. Böyle bir istek dava hakkının kullanılması bakımından da hakkın kötüye kullanılması anlamında olup bunun hukuken korunması düşünülemez. Böyle olunca önceki davada talep edilen manevi tazminatlara karar verilmek fazlaya ait istekleri reddetmek icabeder. Yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 19.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.