Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1990/10324
K: 1991/2244
T: 12.02.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  DAVA : Davacılar, iş kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
  Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
  Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
  Muris, 25.5.1985 tarihinde meydana gelen bir iş kazası sonucu ölmüştür. Ölenin eşi, 9 çocuğu, anne, baba ve 4 kardeşinden oluşan davacılar 16.10.1985 tarihinde açtıkları dava ile maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir. Orada eş için 350.000 TL, anne ve baba için 500.000 TL, kardeşler için 350.000 TL. manevi tazminat istenmiştir. Söz konusu davanın 12.12.1988 tarihli oturumunda davacının müracata bırakılmasına karar verilmiştir. Davanın açılmamış sayılması için yasada öngörülen 3 aylık süre dolduktan hemen sonra, davacılar 23.3.1989 tarihli dilekçe ile yeniden dava açarak daha yüksek miktarlarda manevi tazminat istemişlerdir.
  Mahkemece eş için 6.000.000 TL. çocuklar için 400.000 er TL. anne ve baba için 3.000.000 er TL. kardeşlerin her biri için 1.500.000 TL. manevi tazminata karar verilmiştir.
  Öncelikle belirtmek gerekir ki az önce açıklandığı üzere ölümle sonuçlanan iş kazası 25.5.1985 tarihinde meydana gelmiş ve davacılar olay tarihi itibariyle duydukları elem ve acı karşılığı olarak 16.10.1985 tarihinde açtıkları dava ile manevi tazminat miktarlarını belirtmişlerdir. Manevi tazminat bir bütündür. Duyulan acı ve üzüntünün karşılığı dava yolu ile belirlenip karşı tarafa bildirildikten sonra arttırılması yeni bir dava ile dahi olsa mümkün değildir. Bu bakımdan davacıların önceki davayı müracaata bırakarak, manevi tazminatı yükseltmek suretiyle istekte bulunmaları isabetli olamaz. Davacıların önceki davayı yenileme imkanları varken, müracaata bırakarak 3 aylık süre geçtikten hemen sonra yeni bir dava ile, daha yüksek miktarlarda manevi tazminat istemeleri dava hakkının kullanılması bakımından da, hakkın kötüye kullanılması anlamında olup bunun hukuken korunması da düşünülemez. Böyle olunca önceki davada talep edilen manevi tazminat miktarları dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
 
  SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini