 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1989/2846
K: 1989/5844
T: 22.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davalı E.Plastik A.Ş. asıl işveren durumunda olup plastik boruların işyerinde yükleme boşaltma işlerini teşeronluk sözleşmesi ile muhtelif kişilere vermiştir. Diğer davalı Ö.S. bu taşeronlardan biridir. Adı geçen davalı, yükleme boşaltma yapılan yeri ayrı bir işyeri olarak ilgili kuruluşlara bildirmiş ve işçi çalıştırmaya başlamıştır. Bu işyerinde üye kaydeden sendika, toplu iş sözleşmesi için yetki almıştır. Bu yetkiden takriben 9-10 gün sonra davalı Ö.S. eşinin rahatsızlığından, işlerinin başında bulunamıyacağından bahisle işyerini kapattığını yine ilgili kuruluşlara ve işçilerine bildirmiş, ihbar tazminatlarıyla diğer yasal haklarını vermek suretiyle işçilerin hizmet akitlerini feshetmiştir. İşyerinin kapatılmasından sonra Ö.S. asıl işveren olan diğer davalının işyerinde işçi olarak çalışmaya başlamıştır. Mahkemece, işyerinde yükleme ve boşaltma işlerinin aynen sürdürüldüğü de tespit edilmiştir. Yine diğer taşeronların da aynı şekilde hareket ettikleri saptanmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, kapatma işleminden sonra da yükleme ve boşaltma işlerini asıl işveren tarafından ya da yeni bir taşeronluk sözleşmesiyle işi verdiği başka bir taşer tarafından aynen sürdürüldüğüne göre, olayda en azından işveren değişikliği diğer bir anlatımla işyerinin bir işverenden diğer bir işverene el değiştirmiş olması hali söz konusu olabilir. Buna göre işyerinin el değiştirmekle birlikte işçilerin de yeni işveren nezdinde çalışmaları olanağının mevcut olduğunun kabulü gerekir. Böyle olunca işçilerin hizmet akitlerinin feshi haklı görülemez. Buna rağmen hizmet akitlerinin feshedilmesi işyerinde sendikanın yetki almış olması sebebine dayandığı gerçeğini ortaya çıkarır. Bu hal ise, işverenin kötüniyet hareket ettiğini gösterir. O halde kötüniyetin kabulü ile ödenen ihbar tazminatı da dikkate alınmak suretiyle 1475 sayılı İş Kanunu'nun 13. maddesinin sondan bir önceki fıkrası gereğince kötüniyet tazminatına hükmetmek gerekir. Her ne kadar davacı sendikal tazminat istemişse de, çoğun içinde azın da bulunduğu kuralını olayda uygulamak mümkündür. Mahkemenin yazılı şekilde isteği tamamen reddetmiş olması yanlıştır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.