 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1989/268
K: 1989/2163
T: 07.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki kıdem tazminatı, ikramiye ücret alacağı ile yıllık ücretli izin parasının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen inclenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Davacı, 1.5.1986 ile 31.5.1987 tarihleri arasındaki çalışması ile ilgili olarak ücretlerinin ve ikramiyelerinin ödenmediğini iddia ederek işverene noterlikçe ihtarname göndermiş ve bu haklarının ödenmesi için 7 günlük mehil vermiş, bu süre içinde bir ödeme yapılmadığından bahisle iş Kanunu'nun 16. maddesinin II. bendinin ilgili hükmüne dayanarak hizmet aktini feshettiğini bildirmiş ve onu takiben de bu davayı açarak kıdem tazminatı ile belirtilen süreye ait ücret ve ikramiyeleri ve yıllık ücretli izin parasını istemiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacının davalıya ait işyerinde muhasebe müdürü olarak çalıştığı dosya mürderecatından ve özellikle başka bir işçinin işveren aleyhine açtığı bir davada tanık olarak verdiği ifade de kendi beyanından anlaşılmaktadır. Yine şirketin muhasebe işlerinin çalışanlara yapılan ödemelerin kendisi tarafından yerine getirildiği de bu görevinin gereği olmak icabeder. Buna rağmen bir muhasebe müdürünün kendi ücretlerini 13 ay müddetle tahakkuk ettirip almadığından söz etmek hayatın olağan akışı ve anlatılan bu özelliği ile bağdaşamaz. Esasen şirkete ait kanunen tutulması zorunlu olan defter ve kayıtların inclenmesinden de davacının dava ettiği süreye ait ücreti karşılığı paranın şirket veznesinden çıktığı; muhasebeleştirme sistemi olarak bunların şirket alacağı olarak kaydedildiği bu konuda mütalasına başvurulan uzman bilirkişi raporundan tespit edilebilmektedir. Bu durumda davacının ücretinin ödenmediği iddiasını kabul etmek mümkün değildir. Böyle olunca feshin, haklı sabebe dayandığının kabulü de isabetli görülemez. O halde kıdem tazminatı ile ücret isteğinin reddi gerekir.
2- Davacının bu sürenin 1986 yılına ilişkin ikramiyesini aldığı kendi imzasını taşıyan belge ile sabit olup, ancak ayrıldığı 1987 yılına ait çalışması ile sabit olup, ancak ayrıldığı 1987 yılına ait çalışması ile orantılı ikramiyenin ödenmiş olamıyacağı cihetle 1.1.1987 ile 31.5.1987 arası için ikramiyenin ve kullandırıldığı belgelenmeyen yıllık ücretli izin parasının hüküm altına alınması doğrudur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle ücret ve kıdem tazminatı yönünden BOZULMASINA, ikramiye ve yıllık ücretli izin parası yönünden ONANMASINA, davalı yararına takdir edilen 24.800 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 7.3.1989 gününde oybirliğile karar verildi.