 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1988/215
K: 1988/1681
T: 25.02.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1- Davacı, davalıya ait işyerinde 1.2.1979 - 25.7.1979 tarihleri arasında 5 ay 24 gün kadar çalıştıktan sonra işyerinin kapanması nedeniyle iş akti sona ermiş, açtığı dava ile ihbar tazminatı ve diğer işçilik haklarını istemiş, ihbar tazminatına karar verilmiş ve o karar kesinleşmiştir. Bu defa davacı aynı işverene ait değişik işyerinde 1.12.1984 tarihinde işe girmiş, burada da 21.10.1985 tarihine kadar 10 ay 20 gün kadar çalştıktan sonra iş akti feshedilmiş, davacı bu hizmet süresi için de dava açarak ihbar tazminatını almış, buna ilişkin karar da kesinleşmiştir. Davacı, kesinleşmiş kararlardan sonra bu davayı açarak söz konusu hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle gerçekleşecek olan kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin parası istemiştir.
İstekler mahkemece kabul edilmiştir.
Gerçekten 1475 sayılı Kanunun 14'üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, işçilerin kıdemleri, hizmet aktinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden aktedilmiş olmasına bakılmaksızın işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler gözönüne alınarak hesaplanır. Bu fıkra hükmü hiç kuşkusuz aynı hizmet aktinin bütünlüğü ile ilgili olup, bölünerek birden çok hizmet akti şeklinde gösterilmesine yer verilmemesi için getirilmiştir. Niteliği itibariyle, gerçekten ayrı ayrı hizmet akitleri söz konusu olduğu takdirde, bu fıkra hükmünün uygulaması mümkün değildir. Olayda davacının birinci hizmet akdi ile ikincisi arasında beş yıllık bir süre geçmiştir. İşverenin burada, davacının hizmetini bölerek fasılalarla yeniden hizmet akdi aktedilmiş gibi gösterme durumu mevcut değildir. Davacı her hizmet aktinin sonunda dava açıp ihbar tazminatı almış olması da bunu doğrulamaktadır. Böyle olunca her iki sürenin birleştirilmesi suretiyle kıdem tazminatı hakkının doğduğu ileri sürülemez. O halde, kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekir.
2- 1. bentte açıklanan sebep İş Kanunu'nun 50'nci maddesine göre yıllık ücretli izin hakkının belirlenmesinde de geçerlidir. Böyle olunca yıllık ücretli izin ücretli izin ücretine karar verilmesi de isabetli olamaz.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.