 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1988/1346
K: 1988/1004
T: 12.02.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : ... Şirketi adına Avukat ... ile ... Sendikası adına Avukat ... aralarındaki dava hakkında Diyarbakır Asliye Hukuk Hakimliği'nden İş Mahkemesi sıfatı ile verilen 6.10.1987 günlü ve 846/549 sayılı hüküm, davalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Taraflar arasında 1 Nisan 1986 ila 31 Mart 1988 tarihleri arasında yürürlükte kalmak üzere yapılan işletme seviyesindeki TİS'nin "kapsam" başlığını taşıyan 4'ncü maddesinde "İş bu TİS işi niteliği ve yürütümü bakımından işverenin Türkiye'de kurulu bütün işyerlerinde ve kurulacak devamlılık arzeden bütün işyerlerinde çalışan ve çalışacak olan 1475 sayılı İş Yasası ve 2821 sayılı Sendikalar Yasası'nın 2'nci maddesinde yazılı işçileri kapsar..." denmektedir.
İşyerinde iki adet sondaj kulesinin kapatılarak buradaki işçilerin iş akitlerinin feshedilmesi üzerine, sendika ile İşveren arasında, fesihde bu TİS hükümlerine riayet edilmemesi sebep gösterilerek çıkan uyuşmazlık sonucu, işveren bu davayı açarak az önce açıklanan TİS'nin 4'üncü maddesindeki "... kurulacak devamlılık arzeden bütün işyerlerinde çalışacak işçileri de kapsar" ifadesinin hukuken geçersiz oluduğu iddiasıyla bunun geçersizliğinin tespitini istemiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, sataşmaya sebep gösterilen Sendika'nın yazısında ve telgrafında ileri sürülen hususların sadece kapatılan iki kulede çalışan işçilerin iş akitlerinin feshi ile ilgili olduğu TİS'nin 4'üncü maddesinin sonradan kurulacak işyerlerinde bu hükmün uygulanıp uygulanmaması konusunda açıkça herhangi bir iddia ve isteği kapsamadığı görülmektedir. Bu durumda, sonradan kurulacak işyerlerinde bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hususunda henüz bir sataşmanın mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca işverenin henüz sataşma çıkmamış bir konuda bunun varlığından söz ederek anılan hükmün geçersizliğini istemesi haklı görülemez. Öte yandan, ilgili işçiler tarafından bu maddenin tartışmasını ortaya getirebilecek biçimde bir uyuşmazlık da çıkarılmamıştır. İşçiler tarafından uyuşmazlık çıkarıldığı takdirde yeni bir eda davası söz konusu olduğunda o dava içinde maddenin tartışması ve yorumu yapılabilir. Bu nedenle uyuşmazlığın müstakil bir tespit davasına konu yapılması hukuken mümkün değildir.
O halde davanın reddine karar verilmek gerekirken yazılı düşüncelerle isteğin kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 12.2.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.