 |
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
Esas no: 2000/1786
Karar no: 2000/1845
Tarih: 22.6.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- 3713 SAYILI YASAYA AYKIRI EYLEM
- TERÖR ÖRGÜTÜNE GİRMEK
- ŞARTLA TAHLİYE TARİHİ
Karar Özeti: Hükümlünün şartla salıverilme hakkından yararlanma tarihi, hükmün kesinleşme tarihinden değil, şartla salıverilmeden yararlanabilmek için içeride geçirilmesi gereken sürenin infaz edilmiş olduğu tarihten başlar.
(3713 s. TMK. m. 7/1,17)
(765 s. TCK m. 59)
(1412 s. CMUK. m. 395)
(647 s. CİK. ek m. 2)
Terör örgütüne girmek suçundan Mahmut'un 3713 sayılı Kanunun 7/1, TCK. nun 59. maddeleri uyarınca 2 sene 6 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair, (Ankara iki Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesince) verilen 9.11.1998 gün ve 1998/55-139 sayılı kararın 6.12.1999 tarihinde kesinleşmesini müteakip, Cumhuriyet Savcılığınca yapılan talep üzerine adı geçen hükümlünün 17.4.1997 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliye-sine ilişkin, Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 8.3.2000 gün ve 2000/30 sayılı kararma karşı vuku bulan itirazın kabulü ile Çankırı Ağır Ceza Mahkemesinin 8.3.2000 gün ve 2000/30 sayılı kararın kaldırılmasına, şartla tahliye tarihinin 28.2.1998 tarihi olarak düzeltilmesine dair Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.4.2000 gün ve 2000/54 sayılı kararın;
Adı geçen hükümlünün tutuklukta geçen süresi nedeniyle şartla tahliyesine konu edilen suçtan dolayı hakkında Ankara 2 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesince hükmolunan 2 sene 6 ay ağır hapis cezasının 6.12.1999 tarihinde kesinleşmiş bulunduğu cihetle, hükümlünün şartla salıverme hakkından yararlanmasına ilişkin tarihin, hükmün kesinleştiği 6.12.1999 tarihi olarak kabulünde yasal zorunluluk bulunduğu gözetilmeden, itirazın bu şekilde kabulü yerine, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, CMUK. nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 16.5.2000 gün ve 13098 sayılı yazılı emrine atfen, C. Başsavcılığının 2.6.2000 gün ve Y. E. 73880 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi.
Hükümlü Mahmut'un, 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesi 2. cümlesi gereğince 3 yıl ağır hapis ve 100.000.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, para cezası 3506 sayılı Kanunun ek 2. maddesi gereğince artırılmış, TCK.nun 59. maddesi uygulanmak sureti ile cezadan 1/6 oranında indirim yapılarak, sonuç olarak 2 sene 6 ay ağır hapis ve 916.666.666 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu karar dairemizin 6.12.1999 gün 1999/1274 esas, 1999/3823 karar sayılı ilamı ile onanarak 6.12.1999 tarihinde kesinleşmiştir.
Çankırı Disiplin Kurulu kararı uyarınca, hükümlü Mahmut'un, Çankırı Ağır ceza Mahkemesi, 647 sayılı Kanunun 2148 sayılı Yasaya eklenen ek 2 maddesine göre 17.4.1997 tarihinde şartla, 28.6.2000 tarihinde de bihakkın tahliyesine karar vermiştir. Bu karara, C. Başsavcılığı şartla tahliye kararının 3713 sayılı Yasanın 17. maddesine göre verilmesi gerekeceğinden bahisle itirazda bulunmuş, Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı kabul ederek 3713 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca şartla tahliye tarihini 28.2.1998, bihakkın tahliye tarihini ise 15.10.1998 olarak belirlemiştir. Kesin olan bu karara karşı Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi C. Başsavcılığı yazılı emir yoluna başvurmuş, Adalet Bakanlığı, bu başvuru üzerine yazılı emir talebinde bulunmuştur.
Hükümlü Mahmut, 17.4.1996 tarihinde gözetim altına alınmış, 1.5.1996 tarihinde tutuklanmış, 17.6.1998 tarihinde tahliye olmuştur. Hükümlü hakkındaki karar, 9.11.1998 tarihinde verilmiş, vaki temyiz üzerine 6.12.1999 tarihinde onanarak kesinleşmiştir.
Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren bir suçtan dolayı şartla tahliyenin 3713 sayılı Kanunun 17. maddesine göre verileceği tartışmasızdır. Esasen yasa hükmü de buna amirdir.
Çözülmesi gereken hukuki sorun: Şartla salıverme süresini tutuklulukta geçiren hükümlülerin şartla tahliyelerine hangi tarihte başlanacağı konusudur.
YARGITAY BİRİNCİ CEZA DAİRESİNİN GÖRÜŞÜ:
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, şartla salıvermenin, hükmün kesinleştiği tarihten değil, hükümlünün tutukta kaldığı süre ile şartla salıvermede infazda geçirilmesi gereken süre arasında bir karşılaştırma yapılarak, tutukta geçen sürenin infazdan geçmesi gereken süreden fazla olması durumunda şartla salıverme için geçirilmesi gereken süreden, yani normal koşullarda toplam mahkumiyetinin 1/2 sinin veya 3/4 ünün infaz edilmiş olduğu tarihten itibaren başlayacağı görüşündedir.
Dairemiz ise eski kararında: Tutukta geçen sürenin hükümlülükten indirilmesi veya şartla salıverme hesabında gözönünde tutulması, hükmün kesinleşmesi koşuluna bağlı olduğundan, şartla salıverme hakkından yararlanılmasına ilişkin kararın verilebilmesi için, mahkumiyet hükmünün kesinleşmiş bulunması gerektiğini belirtmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 4.5.1992 gün, 1-67/129 sayılı kararında da vurgulandığı gibi; "kanunda belli bir infaz şekli olan şartla salıverme kurumunun koşulları bulunan hükümlülere uygulanması halinde cezanın fiilen ve hukuken infaz edildiğini kabul etmekte zorunluluk bulunmaktadır".
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 20.9.1993 tarih ve 1993/1595 esas, 1993/1662 karar sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere; aynen şöyle denilmektedir: "şartla salıverilen hükümlünün geri kalan süre içinde kasıtlı bir cürümden dolayı hürriyeti bağlayıcı bir cezayı gerektiren suçu işlemesi halinde şartla salıverme kararı geri alınır. Sonraki suç tarihine kadar geçen aradaki süre infazdan sayılarak (bilahare kanunda yapılan değişiklikle) bu tarihten sonra bir süre kalıyorsa sadece bu süre infaz edilir. "TCK.nun 17/1". Şayet infazı gereken bir süre kalmıyorsa ceza tamamen infaz edilmiş sayılır (TCK. 17/3). Tutukta kalınan sürenin cezadan indirilmesi de şartla salıvermede bunun gözetileceği hükümleri ile şartla salıvermenin bir infaz şekli olarak kabulü zorunluluğu karşısında yazılı emre dayanan tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. Aksi taktirde aldığı cezadan daha fazla tutuklu kalmış bir hükümlünün (örneğin, ağır suçtan tutuklanıp yargılanarak 3 yıl hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olmuş, ancak 4 yıl tutuklu kalmış birinin) cezası şu ya da bu nedenle çok sonra kesinleştiğinde; infazım kesinleşme tarihine kadar haksız yere uzatmış olabileceği gibi, ayrı ayrı belirlenmeleri gereken şartla ve bihakkın salıverme tarihleri de kesinleşme tarihi ile üst üste çakıştırılıp birleştirilerek fiilen ve hukuken ortadan kaldırılmış olacaktır. Oysa şartla ve bihakkın salıverme tarihleri birbiriyle birleşemeyen tarihlerdir.
Kaldı ki kesinleşme tarihi esas alındığında, deneme süresi bu tarihte başlayacaktır. Kesinleşme tarihinden sonra bir suç işlendiğinde şayet bu da süre içinde kalırsa evvelce hukuken infaz edilmiş sayılması gereken cezanın tekrar infazım gerektirir ki bu fevkalade sakıncalı, gayri adil bir sonuç olur.
Sayın Prof. Dr. Bahri Öztürk yasa maddeleri ile ilgili yaptığı yorumda sonuç olarak: "CMUK.nun 395.de yer verilen mahkumiyet kararlarının kesinleşmedikçe icra olunamayacağı yönündeki kurala aykırı düşmemektedir. Çünkü bu durumda hükümlü cezanın 1/2 sini çekmiş olduğu için, zaten mahkumiyet kararının verildiği tarihte geriye icra edilecek bir ceza da kalmamaktadır. Nitekim TCK. md. 17/son da, şartla salıverme kararının geri alınmasını gerektiren nedenlerin ortaya çıkmasından önce hükümlünün ceza müddeti sona ermiş olursa, söz konuşu ceza icra edilmiş sayılır denilmektedir. Bu düzenleme nedeniyle şayet hükmün verildiği ve kesinleştiği tarihte hükümlünün çekmesi gereken özgürlüğü bağlayıcı cezadan geriye bir süre kalmamışsa, hükümlü salıverilecek ve cezası da infaz edilmiş sayılacaktır. Bu nedenle, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, hükmün kesinleşme tarihinde değil de, şartla salıvermeden yararlanabilmek için içeride geçirilmesi gereken sürenin son gününden itibaren şartla salıverme süresinin hesaplanması gerektiği yönündeki kararı bize daha isabetli görülmektedir." demektedir.
Yazılı emre konu olayda 16.12.1999 tarihinde kesinleşen ilama göre 2 sene 6 ay ağır hapis cezasına mahkum olan Mahmut'un bu cezanın verilmesine neden olan suçtan dolayı 17.4.1996 tarihinde gözetim altına alındığı, 1.5.1996 tarihinde tutuklanıp, 17.6.1998 tarihinde tahliye edildiği ve bu suretle 791 gün tutuklu kaldığı tesbit edilmiştir.
Bu nedenle tutukta kaldığı sürenin, yatması gereken süreden fazla olduğunun anlaşılması karşısında, yukarıdaki içtihat ve ilmi görüş, dairemizce de benimsenmiş olduğundan, yazılı emre dayanan tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, (REDDİNE), 22.6.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.