 |
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
Esas no : 1994/2136
Karar no : 1994/4134
Tarih : 11.07.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Silahlı çetenin sair efradı olmaktan sanıklar Ramazan Sadıkoğulları ve Rauf Erden'in yapılan yargılamaları sonunda: Mahkumiyetlerine dair İSTANBUL 2 Numaralı Devlet Güvenlik mahkemesinden verilen 28.12.1993 gün ve 19926251 esas, 1993/275 karar sayılı re'sen de temyize tabi olan hükmün duruşmalı olarak yargıtayca incelenmesi sanıklar ile sanıklar vekili tarafından istenilmiş olduğndan, dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Sanık hakkındaki 13.4.1992 gün ve 1992/322-142-209 sayılı iddianame ile bölücülük propagandası suçundan, 1.6.1992 gün ve 1992/641-438-387 sayılı iddianame ile silahlı çetinin sair efradı olmak, silahı gasp ve izinsiz pankart asmak suçlarından dolayı kamu davası açıldığı, davaların irtibat nedeniyle birleştirildiği, yapılan yargılama sonunda sanıkların silahlı çetenin sair efradı olmak suçundan cezalandırıldıkları, silahlı gasp ve izinsiz pankart asma suçlarından dolayı görevsizlik kararı verildiği, bölücülük propagandası suçundan ise hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
TCK.nun 168. maddesinde tanımlanan suçun, hazırlık hareketlerini de cezalandırma kapsamına alan ve çeteye "Salahlı" nitteliğini kazandırıcak önceki silahlı eylemleri de zorunlu kılan bir araç suç olduğunda, bu niteliği taşımayan terör örgütlerine girenler hakkında 3713 sayılı yasanın 7/1. maddesinin uygulanması gerektiğinde, örgütün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını tağyir, tebdil ve ilga amacına yönelik ve bu sonucu oluşturmaya elverişli icra hareketlerinin ise TCK.nun 146/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğunda kuşku yoktur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 5.2.1990 gün ve E.1989/372. K.1990/10 sayılı kararında da belirtildiği gibi, görev yönünden Ağır Ceza Mahkemeleri ile eşdeğerde bulunan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Anayasanın 138. maddesi hükmü de nazara alındığında iddianamede belirtilen eylemlerin nitelendiriliş biçimlerine göre kendilerini görevli kabul ederek yargılama faaliyetine başlamış olmaları, kanıtları toplayarak nitelindirmeye girmiş bulunmaları halinde uygulamayı da yapmaları gerekir.
Yine dosya içerisinde bulunan içişleri bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün 20.8.1992 gün ve 228750 sayılı yazısının son bölümünde sanıkların sair efradı oldukları ileri sürülen (direniş hareketi) örgütünün 12 Eylül 1980 harekatı akabinde başlatılan operasyonlar sonucu dağıtıldığı, 1990 yılında toparlanma çabalarına girişerek pankart asma, bildiri dağıtma bir yere patlayıcı madde atma gibi eylemleri gerçekliştirdiği, fırsat bulduğu takdirde silahlı eylemlere girişebileceğinin bildirildiği, sanıklar vekilinin ise yazıda adı geçen ve anılan örgütü canlandırma cabalarına girişmesi nedeniyle hakkında kamu davası açılan Hamza Yalçın isimli kişinin beaatine karar verilmiş olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklamalar ışığında her yönüyle gerçeğe uygun bir kanıya ulaşabilmek için mahkemece silahlı gasp ve pankart asma suçlarından dolayı verilmiş olan görevsizlik kararı CMUK.nun kendine özgü kuralları içerisinde yasa yollarına başvurularak kaldırıldıktan, Hamza Yalçın hakkındaki onanlı karar örneği getirtilip dosya içerisine konulduktan ve her iki iddianameye konu suçlar yönünden tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturma ile ve yetersiz değerlendirme ve gerekçeyede dayanılmık suretiyle yazılı şekide hüküm tesisi,
SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanıklar ile sanıklar vekilinin temyiz dilekçeleri ve sanıklar vekilinin duruşmalı inceleme sırasında ilerisürdükleri temyiz itirazları öncelikle bu itibarla yerinde görüldüğünden, reE'sen de temyize tabi olan hükmün sair yönleri incelenmeksizin bu nedenlerden dolayı, tavsif yönünden değerlendirme ve sonucuna göre kazanılmış hakların saklı kalması koşuluyla sonuçta istem gibi BOZULMASINA, 11.7.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.