 |
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E:1990/787
K:1990/1446
T:04.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- 506 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
ÖZET : Kurumun yazısıyla, ibrazı istenilen defter ve kayıtların, ibraz edilmemesi hususu, tekrarlanan suç olmayıp tek fiille oluşan ani suç olması nedeniyle idari para cezası tayin edilebileceğinden, başkaca ceza belirlenmesi halinde itirazın kabulü gerekir.
(506 s. SSK. m. 140/b)
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa muhalefetten sanık Veysel'in idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Sosyal Sigortalar Kurumu Ankara Sigorta Müdürlüğü'nce verilen 10.7.1989 gün ve 71684 sayılı karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, (Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi)nce verilen 29.12.1989 gün ve 1989/1086 1195 sayılı kararın,
Tüm dosya münderecatına nazaran,
1- 506 sayılı Kanunun, 9.7.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunla değişik 79. maddesine göre, Kurumca iş yerinde herhangi bir teftiş ve tesbit yapılmadan, sadece 25.2.1989 gün ve 24633 sayılı tebligat esas alınarak idari para cezasına hükmedilmiş bulunulduğu,
2- Kurumca yapılan teftişler esnasında, 30.9.1981 tarihli tesbit tutanağı ile 7.11.1981 tarih ve 226/1288 sayılı raporda, sözkonusu iş yerinde çalışan işçi tesbit edilmediği ve bu husus iş veren tarafından kuruma verilen müteaddit dilekçelerle bildirmiş olduğu, Gözetilmeden, vaki itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar ittihazında isabet görülmediğinden bahisle CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 6.3.1990 gün ve 10311 sayılı yazılı emrine atten C. Başsavcılığı'nın 8.3.1990 gün ve Y. E. 392 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi:
Sosyal Sigortalar Kurumu Ankara Sigorta Müdürlüğü tarafından muteriz işveren Veysel'e gönderilen 24 Şubat 1989 gün ve 24633 sayılı yazı ile 1.1.1981 31.12.1988 devresinin kayıt teftişi yapılacağından bahisle bu tarihlere tekabül eden bir kısım defter ve belgelerin (30) gün içinde ibrazının istendiği ve süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle de 506 sayılı Kanunun değişik 79. ve 140. maddeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 29/d maddesine dayanılarak her ay için ayrı ayrı 20.000 lira olmak üzere cem'an 1.500.000 lira idari para cezası tayin edilerek, 10 Temmuz 1989 gün ve 71684 sayılı yazı ile işverene tebliğ edildiği, bu cezaya, vaki itirazın ise Sulh Ceza Mahkemesince, 1977 yılı Ocak ve Temmuz tarihleri arasında Enver'e ve 1988 yılı Ağustos ve Ekim tarihleri arasında da Şener'e ücretleri ödenmediğinden ve bu yıllara ait kayıt ve belgelerle ücret bordrolarının ibraz edilmediğinden bahisle reddine karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, idari para cezasına konu edilen eylem 1.1.1981 ila 31.12.1988 tarihlerini kapsayan devreye ait bir kısım defter ve kayıtların yapılan tebligata rağmen süresinde Kuruma ibraz edilmemesinden ibarettir.
506 sayılı Kanunun 79. maddesi işveren "......muteber işyeri kayıtlarını kurumca istenmesi halinde ibraz etmekle yükümlüdür..." hükmünü ihtiva etmekte, aynı Kanunun 140/b maddesinde ise bu hususta yazılı ihbar yapılması öngörülmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 7.3.1983 gün ve 508/102 sayılı, ayrıca 14.3.1983 tarih 251/114 sayılı oybirliğiyle ittihaz eylediği kararlarında gerekçesi etraflıca açıklandığı üzere, 506 sayılı Kanuna göre ihtarla oluşan suçlarda, gerek adı geçen kanunda gerekse bu Kanunun 79. maddesine dayanılarak çıkartılan Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğü ile daha sonra yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, Kurumun işverene hangi süre içinde ihtarda bulunması gerektiğini belirleyen bir hüküm mevcut olmamakla birlikte kurumun iyiniyet kurallarına uygun şekilde hareket etmesi, keyfi olarak işvereni uzun süre ceza tahdidi altında bulundurmasına imkan verilmemesi, 506 sayılı Kanunun 140. maddesinde yazılı cezanın para cezasından ibaret bulunması ve TCK.nun 102. maddesinin 4. bendi uyarınca bu nevi cezalarda asli zamanaşımının 5 seneden ibaret olması nedenleriyle Sosyal Sigortalar Kurumunun azami 5 yıl içinde ihtar yapılabileceğini aksi halin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağının görevini belirli bir süre içinde yapmayan kurumun bunun sonucunu karşı tarafa yüklemesinin mümkün bulunmadığının kabulü gerekir.
Ayrıca;
506 sayılı Kanunun, 3395 sayılı Kanunla değişik 140. maddesinde, bu kanunda yazılı yükümlülükleri yerine getirmeyenlere 10.000 liradan 500.000 liraya kadar idari para cezası verilmesi öngörülmekte, maddenin son fıkrasında ise para cezalarının uygulanmasıyla ilgili usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği bildirilmektedir.
Bu maddeye dayanılarak çıkartılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 6. kısım 1. bölümünün (Kanunun 140. maddesine istinaden Kurumca verilecek idari para cezalarının usul ve esasları) başlığı altındaki 27, 28 ve 29. maddelerinde, 506 sayılı Kanunun 140. maddesinde gösterilen asgari para cezası miktarı üzerinde 100.000 50.000 40.000 20.000 lira para cezaları belirlenmiş, ayrıca yönetmeliğin 29. maddesi (d) bendi ile işyeri kayıtlarını belirlenen süre içinde ibraz etmeyen işverenlere, kayıtların ilişkin olduğu her bir ay için 20.000 lira ceza tayinininden bahsedilmek suretiyle yeni bir ceza öngörülmüştür.
T.C. Anayasa'nın 115. maddesine göre tüzüklerin kanunlara, 124. maddesi uyarınca da yönetmeliklerin kanunlara ve tüzüklere aykırı olmaması gerekir.
Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre de yönetmelikteki hükümle yasadaki hüküm çelişkili bulunduğu takdirde, mevzuat hiyerarşisi bakımından yasa maddesi uygulama önceliğine sahiptir.
506 sayılı Kanunun 140. maddesi son fıkrasındaki; (..para cezalarının uygulanmasıyla ilgili usul ve esasla yönetmelikle belirlenir.) hükmüne istinaden çıkartılan yönetmelikle sadece, Kanunun 140. maddesine dayanılarak kurumca verilecek idari para cezalarının yerine getirilmesi şekil, usul ve esaslarıyla tebligat, infaz ve sair idari konuların düzenlenmesi mümkün olup idarenin ve sonuçta itiraz vukuunda hakimin takdir hakkını kısıtlar şekilde, kanun maddesinde yazılı asgari ceza miktarı üzerinde ceza belirlenmesi ve yeni bir suç iddiası mümkün değildir.
3395 sayılı Kanunla değişik 506 sayılı Kanunun 140. maddesi (b) bendi 2. fıkrasına göre, Kurumca gerekçesi belirtilmek şartıyla maddede yazılı 10.000 lira ile 500.000 lira arasında idari para cezası tayini mümkün ise de, olayımızda kurumca bu yola gidilmemiş, yukarıda da açıklandığı üzere. işverene 24 Şubat 1989 günü yapılan tebligatla 1.1.1981 ila 31.12.1988 devresine ait bir kısım defter belge ve kayıtların ibrazı istenmiş, süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle de Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 29 maddesine dayanılarak bahis konusu tarihler arasındaki her ay için ayrı ayrı 20.000'er lira olmak üzere cem'an 1.500.000 lira idari para cezası tayin edilmiştir.
Defter ve kayıtların talep edilmesine rağmen ibraz edilmemesi hususu. tekrarlanan suç olmayıp tek fiille oluşan ani suç olması nedeniyle yönetmeliğe dayanılarak, ibraz edilmeyen her ay için ayrı ayrı ceza tayini de mümkün değildir.
Aksine düşünce ile işverenin aynı konuda uzun süre ceza tehdidi altında bulundurulması, yasanın amacına, hukukun genel prensiplerine ve iyiniyet kurallarına ters düşer.
Bu belirlemelere nazaran, kurumun 24 Şubat 1989 günlü yazısıyla ibrazı istenilen 1984-1988 yılları defter ve kayıtlarının süresinde ibraz edilmemesi suretiyle oluşan tek suç nedeniyle 506 sayılı Kanunun 140/b maddesi gereğince idari para cezası tayini yerine kurumca yazılı şekilde ceza belirlenmesi mümkün bulunmadığı cihetle vaki itirazın kabulü gerekirken, itiraz konusu eyleme uymayan bir gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi.
Kanuna aykırı ve yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname münderecatı bu itibarla yerinde görüldüğünden Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan 29.12.1989 gün ve 1989/1086-1195 sayılı itirazın reddine mütedair kararın CMUK.nun 343. maddesi uyarınca BOZULMASINA, vaki tebligata rağmen 1984-1988 yıllarına ait defter ve belgeleri kuruma süresinde ibraz etmeyen işveren Veysel'in 506 sayılı Kanunun 140/b ve 3506 sayılı Kanunun ek 1. maddesi hükmü nazara alınarak Kurumca belirlenen 1.500.000 lira idari para cezasının (30.000) liraya indirilmesine, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, bunun dışındaki para cezasının çektirilmemesine dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığı'na iadesine, 4.4.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.