 |
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1988/3098
K: 1988/7285
T: 17.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 1475 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Mehmet'in yapılan yargılaması sonunda; mahkumiyetine dair, (Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 1.10.1987 gün ve 1987/99 esas, 1987/1545 karar sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmes isanık vekili taraından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile direye gönderilmekle incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Yeni bir tetkikatı gerektiren işlemlerin yapılması hususunun, esas davaya bakan mahkemenin görevi dahilinde olduğu ve mesele hakkında herhangi bir tahkikat yapılmasını gerektirmeyen hallerde tatbik kabiliyeti bulunan CMUK.nun 302/2. maddesinin olayda uygulama olanağı bulunmadığı cihetle, Asliye Ceza Hakiminin, ceza kararnamesine vaki itiraz üzerine, itirazın kabulüyle duruşma açlıp yapılması için dosyayı Sulh Ceza Mahemesine tevdiinde ve işbu mahkemece de duruşma yapılara karar ittihazında yasaya aykırı bir yön görülmemiş ve tebliğnamedeki bu konuya ilişkin düşünceye iştirak edilmemiştir. Ancak:
İş müfettişi tarafından davaya konu işyerinde yapılan inceleme sonuda düenlenen 29.11.1985 günlü raporda, sanığın işveren vekili olduğu ..... Gıda Sanayii ve Ticaret A.Ş.'ne ait Şekerleme Fabrikasında, Şirket Yönetim Kurulunca alınan 15.9.1985 günlü karara dayanılarak, 1475 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca (57) işçinin iş akitlerinin feshedildiğinin, ancak, aynı Kanunun 24. maddesinin son fıkrasında öngörülen, İş ve İşçi Bulma Kuruma'na bildirme zorunluluğunun yerine getirilmediğinin tesbit edildiği belirtilererk, sanık hakkında suç duyurusunda bulunulması istenmiş, Kayseri Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafından aynı konuda C. Savcılığına ihbarda bulunulmuş ve sanık hakkındasadece 1475 sayılı Kanunun 24. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 98/B maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
1475 sayılı Kanunun 13. maddesinin sondan bir evvelki fıkrası, "işçinin sendikaya üy eolmas,ı şikayetçi bulunması gibi sebeplerle işinden çıkartılması hallerinde ve genel olarak hizmet aktini fesih hakkının kötüye kullanıldığını gösteren diğer durumlarda (A) bendinde yazılı önellere ait cretlerin üç katı tutarı tazminat olarak ödenir" hükmünü ihtiva etmektedir.
İş mahkemesinin görevi dahilinde bulunan bu konuda; iş müfettişi tarafından düzenlenen raporun son bölümünde, işine son verilen işçilerin, hizmet akitlerinin sendikaya üye olmaları nedeniyle feshediliği kanaatine varılarak 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31. maddesine göre ilgililerin iş mahkemesinde dava açma haklarının bulunduğunun kendilerine duyurulmasıyla iktifa edilmesi istenmiş ve buna dayanarak C. Savcılığı tarafından da, sanığın Sendikalar Kanununa muhalefet ettiği iddiasıyla kamu davası açılmamıştır.
Görüldüğü gibi, sanığın belirlenen ve dava konusu yapılan eylemi, 1475 sayılı Kanunun 24. maddesine aykırı olarak işçi çıkarmak olmayıp, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü olduğu ..... Gıda Sanayii ve Ticaret A.Ş.'nin, stoklarının fazla olması, satışların çok azalması gerekçesiyle üç vardiye halindeki çalışmanın iki veya tek vardiyaya indirilmesi ve bu sebeple 50 kadar işçinin isteş çıkartılmasına mütedair 15.7.1958 ve 15.9.1985 tarihli kararlarına dayanarak 57 işçinin 1475 sayılı Kanunun 13. maddesinde yazılı şartları yerine getirerek çıkardığı halde, aynı Kanunun 24. maddesi son fıkrası amir hükmüne rağmen, işlerine son verdiği işçileri, çıkarma tarihinden en az bir ay önce ilgili İş ve İşçi Bulma kurumu örgütüne bildirmemekten ibarettir.
Sanığın belirlenen bu tek eylemine verilecez ceza 1475 sayılı Kanunda özel olarak gösterilmediği cihetle cezasının aynı Kanunun 107. maddesi gereğince belirlenmesi gerekece ve bu husus düşünülmeden C. Savcılığınc yapılan ön ödeme tebligatının yasal ve geçerli sayılması mümkün bulunmadığından Yargıtay İçtihadı Birleştirme Ceza Bölüm Genel Kurulu'nun 11.4.1983 gün ve 2/2 sayılı kararı da nazara alınarak mahkemece öncelikle TCK.nun 119. maddesi gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yasal dayanaığı ve unsurları bulunmadığı halde 1475 sayılı Kanunun 98/B maddesine dayanılarak yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kanuna aykırı ve sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmü bu sebeplerle BOZULMASINA, 17.10.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.