 |
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1988/1370
K: 1988/6419
T: 04.07.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hizmet sebebiyle emniyeti suistimalden sanık İsmail Büyükok'un yapılan yargılaması sonunda; Mahkumiyetine dair İZMİR 7. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 27.8.1987 gün ve 1987/91 esas, 1987/487 karar sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekili ile müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : CMUK.nun 318. maddesindeki koşulları bulunmadığından sanık vekilinin duruşma isteminin reddine,
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; Ancak:
1 - Oluş ve kabule göre, sanık İsmail'in İntepe A.Ş.nin İzmir teşhir ve satış mağazası şefi olarak işveren vekili sıfatıyla tam yetkili olduğu, yaptığı satışlar karşılığı kestiği tediye makbuzlarını muhasebe kayıtlarına işlemiyerek zimmetine geçirdiği hesaplaşma dönemi sonunda toplam 6 milyon 800 bin 624 liralık zarar vererek müdahil şirketin emniyetini suistimal ettiği anlaşılmaktadır.
Emniyeti suistimal suçunda faile emanet edilen şeyler, muhtelif şahıslara aitse ister ayrı ayrı teslim edilmiş, ister beraberce teslim edilmiş olsunlar mülkiyetlerine tecavüz edilen malikler adedince suç olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Öte yandan, teslim sebepleri muhtelif olsa bile fail bu malların tamamını istihdaf eden kastla ve malların hepsini birden ilgilendiren bir fiille bunlara tasarruf ederse bir tek emniyeti suistimal cürmü meydana gelir. Zira, fail, mağdur kast ve fiil birdir. Ancak:
Fail malları ayrı ayrı zamanlarda temellük ederse burada kast tek olmakla beraber suçun mevzuu müteaddittir. Suçun mağduru ve kasıt bir olduğu için mevzuundaki ve maddi unsurundaki taaddüt yüzünden ortada müselsel suçun varlığında kuşku bulunmamakta ve TCK.nun 80. maddesi uygulanması gerekmektedir.
Olayımızda ise, üstlendiği görev nedeniyle sanığın hukuki durumunun tüccar memuru olarak tanımlanması doğru olur. Bu görevde bulunanlar mukavele çerçevesi içinde selahiyetlerini aşmamak şartıyla temsil ettikleri tücar nam ve hesabına mukaveleler yapabilirler, onun mallarını, satarlar, onun nam ve hesabına mal alırlar. Satış için zilliyetliğine bırakılmış malları ketim ve inkar etmeleri veya satış neticesi elde edeceği parayı sarf ve istihlak etmeleri, hesap dönemlerinde yanlış hesap vererek farkı zimmetine geçirmeleri emniyeti suistimal suçunu oluşturur. Burada mağdur, fail, kasıt ve hesaplaşma dönemi itibariyle fiil birdir. Suç hesaplaşma anında ortaya çıkmakta olup müteselsil suçun varlığından söz edilemez. Bu nedenle de sanık hakkında TCK.nun 80. maddesi ile artırma yapılmasının kanuna aykırı olduğunun düşünülmemesi,
2 - TCK.nun 522. maddesine göre cezanın artırılması sırasında yanlış hesap sonucu hapis cezasının eksik hükmedilmesi,
3 - 2918 Sayılı Kanunun uygulanması yönünden, sanığın nüfus kayıt örneğinin sürücü belgesinden çıkartılmış olduğu da gözönüne alınarak, suç tarihinde geçerli bir sürücü belgesi bulunup bulunmadığının araştırılması,
Kanuna aykırı ve müdahil vekili ile sanık vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA 4.7.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.