 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2006/694
K: 2006/1472
T: 06.03.2006
- KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ
- DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFU ALTINDA BULUNAN YERLER
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti : Taşlık bir yer; Medeni Kanunun 715. maddesi hükmü gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, bu yerler ancak 3402 sayılı kanunun 17. maddesindeki koşullar altında kazanılabilir. Diğre taraftan taşınmazın zilyetlikle kazanmaya elverişli olması gerekir.
(4721 s. MK m. 713, 715)
(3402 s. Kadastro K. m. 17)
İsa ile Hazine ve H...Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Polatlı 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 20.06.2005 gün ve 319/263 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmaya sağlayan zilyetlik nedeniyle kadastroca taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı yaklaşık 20 dönüm yerin vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin yeni sürüldüğünü, kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, yargılama aşamalarında bu yerin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulması, direnme kararı üzerine de Hukuk Genel Kurulu tarafından direnme kararının bozulması üzerine uyulan bozma ilamı sonunda davanın kabulüne, 03.06.2005 tarihli krokide A-18797,60 m2 miktarındaki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesi hükümleri uyarınca tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
Tescil konusu taşınmaz 1967 yılında taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakılan bir yerdir. Taşlık bir yer TMK.nun 715. maddesi hükmü uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Böyle bir yer ancak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen koşullar altında para ve emek sarf edilmek suretiyle kültür arazisi haline getirilmesi ve bu olgunun tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması halinde kazanılabilir. Yerel bilirkişi ve tanıklar, tescil konusu taşınmazın 1970 ila 1971 yılları arasında davacının babası tarafından para ve emek sarf edilmek suretiyle taşları temizlenerek tarım arazisi haline getirildiğini, davacıya bağışlandığını, yapılan keşifler sonunda alınan raporlara göre kazanmaya engel bir durum olmadığı ve hava fotoğrafında tarım arazisi olarak görüldüğünün bildirilmesi üzerine mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Somut olayda, 1991 tarihinde çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılarak taşınmazın o tarihte kültür arazisi olduğu açıklanmıştır. Bu inceleme dava tarihinden geriye doğru 20 yıllık evredeki taşınmazın niteliğini belirlemek bakımından yetersizdir. Oysa ki, böyle bir sonuca ulaşabilmek için dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl ve daha önce çekilmiş hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların istenerek stereskopik çiftler halinde incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Dosya içerisindeki belgelerden 1951,1975 ve 1978 yıllarına ait hava fotoğraflarının bulunduğu ve başka bir dosya için getirtildikleri anlaşılmaktadır. Açıklanan şekilde dava konusu yeri içine alan yöreye ait eski tarihli hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların yukarıda belirtildiği şekilde uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılması gerekmektedir. 15.07.2004 tarihli Ziraatçı uzman bilirkişinin raporundaki açıklamalar karşısında taşınmazın niteliği yönünden de duraksama hasıl olmuştur. Gerçekten de bir yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için diğer kazanma koşulları yanında taşınmazın niteliği itibariyle de kazanılmaya elverişli yerlerden olması gerekir. Raporda, işlenebilir tarım arazisi niteliğinde olmadığı, genel olarak yüzey katmanına yakın büyük ana kayaların ve taşların bulunduğu, belirli koruma önlemleri ile kullanılabileceği açıklanmıştır. Dosya içindeki fotoğraflarda bu raporu doğrulamakta ve taşınmaz içinde kaya parçaları görülmektedir. Krokilerde küçük bir kısım yer taşlık olarak gösterilerek (B) ile 1370, 06 m2 olarak belirlenmiş, (A) ise 20168 m2 olarak gösterilmiştir. Bu açıklamalara göre dosyadaki teknik bilirkişi raporları, ziraatçi raporu ve fotoğraflara göre gerçeği yansıtmamaktadır. Bundan ayrı kararda taşınmazın 2001 yılında mer'a paftası içine alındığı yazılı ise de dosyada 2001 yılına ait mer'a paftası bulunmamaktadır. Bu bilgiler göz önünde tutularak taşınmazın üstün vasfının belirlenmesi, ihya edilerek kültür arazisi niteliği kazandırılan bölümler ile taşlık ve işlenmesi, bu kısımların ayrıca mahkeme nezaretinde çektirilecek fotoğraflarda da işaretlettirilmesi mer'a paftası içinde kalıp kalmadığının araştırılması kazanılmaya elverişli yerler bulunduğu ve kazanma koşullarının oluştuğu belirlendiği takdirde davanın kabulüne, mer'a paftası içine alınmış ise mülkiyetinin tespitine, taşlık ve kayalık bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmesi, gerekmektedir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile eksik incelemeye dayalı hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.