|
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2006/3802
K: 2006/4276
T: 19.06.2006
- KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti : Davaya konu yer uzun zamandan beri tarımsal amaçla kullanılmayan, öbek öbek ardıç ağaçları ve yaban otlarıyla örtülü olup, bu haliyle taşınmazın tarımsal faaliyetlere uygun görülmediği yerel bilirkişi beyanları ve ziraat bilirkişisi raporuyla belirlendiğinden, ham toprak niteliğiyle Hazine adına tescili doğrudur.
(4721 s. MK m. 713, 715)
(3402 s. Kadastro K. m. 18)
Şadi ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair (Pınarbaşı Sulh Hukuk Hakimliği)'nden verilen 10.02.2006 gün ve 504/27 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 119 ada 80 parselin, yaklaşık 8 dönümlük kısmının Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, uzman ziraatçı bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazın yüksek eğimi, toprak yapısı ve bitki örtüsü açısından tarım yapmaya uygun olmadığı ve hali arazi niteliğinde olduğu belirlendiğinden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 119 ada 80 parsele ait kadastro tutanağına göre, senetsizden, ham toprak niteliğindeki yerlerden olup, ileride emek ve masraf karşılığı ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden olduğu açıklanmak suretiyle 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca 24.08.1993 tarihinde, ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, 80 parsel içinde kalan 7616 m2 taşınmaz bölümünü 25-30 yılı aşkın zamandan beri koşullarına uygun olarak zilyet ve tasarrufunda bulundurduğunu iddia etmiş ise de, mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar 60 yıl öncesinden beri miras bırakanı babası ve sonra oğlu davacının karasabanla tarla olarak ekip sürmekte iken, 10-15 yıl önce davacının köyü terk ettiğini ve o tarihten beri de taşınmazı kimsenin kullanmadığını beyan etmişler, uzman ziraatçı bilirkişi de % 45 eğimi olan dava konusu taşınmazın uzun yıllar tarımsal amaçla kullanılmadığını, öbek öbek karamuk ve ardıç çalıları ile ardıç ağaçlarının bulunduğunu, toprak yüzeyinin yoğun bir şekilde yaban otları ile örtülü olduğunu, bu haliyle taşınmazın tarımsal faaliyetlere uygun görülmediğini, tarıma uygun olmayan hali arazi niteliğinde bulunduğunu mütalaa etmiştir. Yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile Ziraat Mühendisi raporundan dava konusu taşınmaz bölümünün, TMK'nın 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18. maddesinde belirtilen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilemeyeceği ve davacı yararına zilyetlikle iktisap koşulları oluşmadığı tespit edilmiştir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine göre, mahkemece yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), 12,20 YTL peşin harcın onama harcına mahsubuna 19.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.