 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2005/708
K: 2005/1213
T: 21.2.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
(1086 s. HUMK. m. 39, 40)
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 46)
(4721 s. MK. m. 713)
Abdullah ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Kulu Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 2.12.2004 gün ve 567/874 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak 529 ada 6 parselin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
167i 8 m2 yüzöiçümiü dava kunusu parsele ait kadastro tutanağinda 1963 yılında faaliyet gösteren Toprak Tevzi Komisyonunun 4468 nolu parsel altında sınırlandırılıp Hazine adına bırakıldığı muhtar ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine 23.6.1997 tarihinde tarla niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı vekili, dava konusu parselin vekil edenine atalarından miras yoluyla intikal ettiğini ileri sürmüş, taksim olgusunu ileri sürmediği gibi yerel bilirkişi ve tanıklarda bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Dosya arasındaki nüfus kayıt örneğine göre davacının miras bırakanı Hasan 1940 yılında ölmüştür. Taşınmazın miras yoluyla intikal ettiği ileri sürüldüğüne, taksim hakkında bir belge ve açıklama- bulunmadığına ve davacıdan başka mirasçıların olduğu anlaşıldığına göre davacı dava konusu yerin kendi adına tescilini isteyemez. TMK.nun 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre; elbirliği mülkiyette iştirakçilerin birlikte hareket etmesi gerekir. Az öncede açıklandığı üzere, mirasçılardan biri tek başına adına tescilini isteyemez. Tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün değildir. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.2.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.