 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2003/5662
K: 2003/6420
T: 16.10.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı karşı davalı M.Şükrü E... ile davalı-karşı davacı Hazine ve Alacaatlı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki dava hakkında Ankara 15. Asliye HukukHakimliğinden verilen 17.12.2002 tari ve 31/831 sayılı hükmün Dairenin 08.05.2003 gün ve 2971/3253 sayılı ilfuniyle onanınasına kar, verilmişti. Davacı Şükrü E... vekili ve Hazine vekili taraflarından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü
KARAR
Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan dava konusu taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline,
Davalı Hazine vekili davacının tescil isteğinin reddine, elatmasının önlenilmesine, üzerinde
yapmış olduğu binanın yıkılmasına ve taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı Hazinenin tescil isteğinin kabulüne, elatmanın önlenilmesi ve yıkım
kararıyla davacının tescil isteğinin reddine karar verilinesine ilişkin hükmün her iki taraf vekillerine temyizi üzerine Dairece onanmıştır. Davacı vekili ile Hazine vekili, süresinde vermiş oldukları karar düzeltme dilekçeleri ile hükmün aleyhe olan bölümlerinin bozulmasını istemişlerdir.
Davacı TMK.nun eski 639/1, yeni 713/1. maddesine dayanarak tescil isteğinde bulunmuş Hazine vekili davacının davasının reddi ile bu yerin Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmaz 1953 yılında yapılan kadastra çalışmaları sırasında "ekilemez arazi" niteliğiyl tespit dışı bırakılmıştır. Yerel bilirkişi ve tanıklar. imar-ihya olgusundan söz etmeksizin davacının 196 yılından bu yarıa kullarıdığını, ziraatçı uzman bilirkişi taşınmaz üzerindeki binanın onbeş yaşlarında olduğunu bildirmeleri üzerine mahkemece davacının aynı çalışma alanı içinde 100 dönümden fazla yeri belgesizden edindiği, ayrıca kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacının tescil isteğinin reddine dava konusu yerin davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Mahkemece miktar sınırlaması o bakımından nazara alınan taşınmazların tespit ve tescilleri 1953 yılında yapılmıştır. 23.12.1994 gün ve 1992/2-5 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre, 1617 sayılı Ön Tedbirler Kanununun yürürlük tarihi olan 26.07.1972 tarihiiıden önceki kazanmalar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde belirtilen o miktarlar bakımından nazara alınmaz Mahkemenin bu yöne ilişen o gerekçesi yerinde değildir. Kazanma koşullannın oluşup oluşmadığ meselesine gelince: "Ekilemez arazi" niteliğiyle tespit dışı bırakılan bir yer ancak Kadastro Kanununun 14.maddesinde belirtilen koşullar altında ihya edilmiş olması halinde kazanılabilir. Somut olayda; yere bilirkişi ve tanıklar ihyadan söz etmeksizin 1965 yılından itibaren başlayan zilyetlikten haber vermişler davacının daha önce yapmış olduğu binayı kaldırmak suretiyle mevcut binayı yaptığını anhitrhışlardır Bu durumda yapılmı inceleme hüküm, vermeye yeterli değildir. Yerel, teknik ve ziraatçı bilirkiş aracılığıyla yeniden taşınınaz başında keşif yapılması, taraf tanıklarının davetiye ile çağırılarak taşınma; başında dinlenilmeleri, bu yerin davacı tarafından ihya edilip edilmediği, edilmişse ihyanın nası yapıldığı ve hangi tarihte bitirildiği, o tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının oluşur oluşmadığının kendilerinden sorulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve olaya uymayan gerekçeyle davacının davasının reddine, dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuy, tesciline karar - verilmesi doğru değildir. HükmÜn bu nedenle bozulması gerekirken Dairese yanlış, düşülerek o n arım ıŞ olması hataya dayandığından taraf vekillerinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 08.05.2003 gün ve 2003/2971-3253 esas ve karar sayılı onama kararının açıklanan gerekçe ile Üye Satılmış A...'ün karşı oyu ve oyçokluğuyla kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenle HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 173.750.000 lira peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine 16.10.2003 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Davacı Mehmet Şükrü E... 15.01.2001 tarihli dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı
tahmini 3000 m2'lik yerin Medeni Yasa'nın 639/1. maddesine tutunarak tescilini talep etmiştir. Karşı davacı Hazine 02.04.2001 tarihli dilekçesiyle sınırları ve mevki i yazılı tupulamada tescil harici bırakılan ve davalı Şükrü tarafından işgal edilen yerin 3402 sayılı Yasanın 18. maddesine tutunarak idare adına tescilini, davalının elatmasının önlenmesini ve davalıya ait yapı ve ağaçların kalini talep etmiştir. Davacı kişi vekili 07.10.2002 günlü oturumda davasını ıslah ederek tescil davası reddedilecekse müvekkiline ait yapıların tapu kütüğüne şerh edilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı kişinin açtığı tescil davasının reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne 05.09.2002 günlü rapor ve krokide yeşil çizgilerle işaretli 1268 m2'lik yerin Hazine adına tapuya tesciline, Hazinenin kal talebinin reddine, davacı Mehmet Ş...'ye ait 2 katlı kargir yapı ve deposunun tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh edilmesine, taranarıöteki taleplerinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de; Dairenin 08.05.2003 tarih ve 2003/2971-3253 esas karar sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez taratları ayrı ayrı karar düzeltme istemişlerdir.
Hemen belirtmek gerekir ki; davacı şahıs, dava dilekçesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunmuştur. Davanın hiçbir aşamasında imar ve ihyaya dayanmamıştır. Dosyada mevçut bilgi ve belgelerden Alacaatlı Köyünün tapulaması 1953 yılında yapılmıştır. Çekişmeli yer, bu işlemde, "ekilemez arazi" olarak belirlenmiştir. Bu yerin herhangi bir kamu kurum ve kuruluşuna tahsis edildiğine ilişkin hiçbir bilgi ve belge, yoktur. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar çalışmaları tamamlanmamıştır. Bu yerde 26.04.2002, tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanığı Muhittin çekişmeli yerin öncesinin mer'a olduğunu, ve davacının buraya 1965 yılında ev yaptığını söylemiştir. Öteki tanık Ali, davacının bu yere 1965 yılında ev yaptığını ve öncesinin köy tüzel kişiliğine aİt olduğunu beyan etmiştir. Bir diğer tanık İbrahim ise, çekişmeli yerin öncesinin köy tüzel kişiliğine ait "boş arazi" olduğunu ve davacının buraya 1965 yılında ev yaptığını bildirmiştir. Yerli bilirkişi Ali Rıza ise, dava konusu yerin öncesinin "ekilemez-hali arazi" olduğunu, davacının 1965 yılında bu yere bina yaptığını söylemiştir. Üç kişilik uzman bilirkişi heyeti müşterek raporlarında: krokide A harfi ile gösterilen yerdeki 2 katlı binanın 10 yıl kadar önce yapıldığını ve B harfi, ile gösterilen bahçedeki 20 adet, ağaçın 6-15 yaşlarında olduğunu bildirmişlerdir. Değinilen yönler tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, tapulamada "ekilemez arazi" olarak tespit dışı bırakılan yerin salt elmenlikle kazanılıp kazanılarnayacağında'odaklanrnaktadıf. Bilindiği üzere, ekilemez arazi, taşlık hali vs. gibi yerlerin kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabı ancak 3402 sayılı Yasanın 17. maddesindeki ihya ile ilgili olumlu veya olumsuz tüm koşulların aynı yasanın 14. maddesindeki kazanmayla ilgili şartların yerine getirilmesiyle olanaklıdır. Öte yandan, dava sebebi bakımından kazanmayı sağlayan zilyetliıt ve imar ve ihya olguları birbirinden ayrı maddi olaylar ve nedenlerdir. Bir başka anlatımla zilyetlik sebebine dayanılarak ileri sürülen tescil isteği; imar ve ihya olgusunu kapsamaz. Somut olayda dinlenen yerli bilirkişi ve davacı tanıkları elmenliğin 1965 yılında başladığını söylemiş iseler de, zeminin vasfı hakkında çelişkili beyanlarda bulunmuşlardır. Mahkeme kararının dayanak olarak ele aldığı uzman bilirkişilerin raporlarındaki verilere göre 20 yıllık kazandırıcı zanıanaşımı yoluyla mülk edinme koşulları oluşmamıştır. Kaldı ki, zilyetlik, imar ihya olgusuyla desteklenmemiştir. Esasen davacı yan imar ve ihyaya dayanmamıştır. Ayrıca, uzman bilirkişi raporları karşısında yerel bilirkişi ve tanık sözlerine itibar edilmemiştir.
Hal böyle olunca, davacı Mehmet Ş...'nün davasının reddine, karşı davacı Hazinenin tescil men ve kal davasının kabulüne karar vermek gerekirken değişik gerekçelerle davacı şahsın tescil davasının reddine, karşı davacı Hazinenin tescil, davasının kabulüne ilişkin yerel mahkeme ka yukarda açıklanan gerekçelerle sonucu bakımından doğrudur. Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.