 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E : 2003/503
K : 2003/712
T : 03.02.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ORTAK SINIRIN BELİRLENMESİ
- ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI
1086 s. HUMK/258,259,265
M.A. ile İ.Y. aralarındaki elatmanın önlenilmesi davasının reddine dair Beyşehir Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 23.10.2002 gün ve 192/409 sayılı nün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi., gereği düşünüldü:
Davacı dava konusu taşınmaz bölümünü kapsayan sınırları dava dilekçesinde yazılı taşınmazı 01.04.2000 tarihinde davalının kardeşi A.Y.'dan satın ve devraldığını ileri sürerek korunmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile birlikte belirledikleri ortak sınıra göre dava konusu taşınmaz bölümünün
kendi taşınmazı tarafında kaldığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı M.A. tarafından
temyiz edilmiştir.
Dava konusu yer, teknik bilirkişi tarafındım 25.10.2002 günlü krokide C harfi ile gösterilen
kırmızı renkle taralı 476,87 m2 yüzölçüme sahip yerdir, Krokiye göre, bu bölümü kapsayan
ve A harfi ile gösterilen yer davacıya, doğusunda bulunan ve B harfi ile gösterilen bölüm
de davalıya aittir. Yerel bilir kişi ve davacı tanıkları; davacıya ait taşınmaz ile davalı
taşınmazının öncesi itibariyle bir bütün olduğunu, davacının satıcısı A. ile davalı arasında
paylaşıldığını, ortak sınırın dava konusu yerin doğusundan geçen ve kuzey, güney
istikametinde uzanan, yeşille boyalı hatta isabet ettiğini bildirmiş olmalarına karşın, davalı
tanığı M.Y.'da; ortak sınırın dava konusu yerin batısından geçen hal olduğunu, tarafların bu
yolda anlaştıklarını bildirmiştir. Ortak sınırın geçtiği yer konusunda yerel bilirkişi, davacı
tanıkları ile davalı tanıklarının beyanları arasında aykırılık mevcut olup, mahkemece bu
aykırılık giderilmemiştir. Her ne kadar davalı, ortak sınır yönünden davacı ile anlaştığını
bildirmiş ise de, tutanağa geçen bu konuya ilişkin beyanları davacının itirazına uğramıştır.
Ortak sınırı belirlemeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru
değildir. HUMK.nun 258. maddesi hükmü uyarınca yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının
davetiye ile çağırılarak aynı Kanunun 259. maddesi hükmü uyarınca taşınmaz başında keşif
yapılması, ortak sınırın nereden geçtiği hususunda bilgilerine başvurulması, beyanları
arasında aykırılık meydana geldi ğinde, aynı Kanunun 265. maddesi gözönünde tutularak,
bunun giderilmesine çalışılması, davacının ileri sürdüğü belgedeki taşınmazın
yüzölçümüne ilişkin miktarın uyuşmazlığın çözümünde değerlendirilmesi, ondan sonra
uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 4.960.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 03.02.2003 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.