 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2003/2297
K: 2003/2873
T:25.4.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ
- ZİLYETLİĞİN KORUNMASI
İçtihat Özeti: Zilyetlik hukuken korunmuş eylemli bir durum olduğuna göre, zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi, açılmış bulunan bir davanın dinlenilmesine engel de değildir. Bu tür davalarda taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve konjnmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması ve uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekir.
(4721 s. MK. m. 973,982,983)
Adnan ile Muammer aralarındaki elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine dair Anamur Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 10.12.2002 gün ve 257-365 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, uyuşmazlık konusu taşınmaza davalının elatmasının önle-nilmesine yapılmış olduğu inşaatın kaldırılmasına ve eski haline getirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, Hazine adına tapuda kayıtlı bir yerin zilyedliğinin korunmasının istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın dava konusu taşınmazın Hazineye ait 2875 parsel içinde kalan bir yer olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Tapu kaydına göre 2875 parsel Hazine adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Davacı vekili, dava konusu taşınmazın vekil edeninin zilyetliği altında bulunduğunu ileri sürerek korunmasını istemiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş şekline göre istek, zilyetliğin korunmasına ilişkin bulunmaktadır. TMK.nun 973. maddesinde zilyetlik; "Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik, herhangi bir hakka bağlı olmaksızın d ava yoluyla korunmuştur. Kayıt maliki Hazine davada taraf durumunu almamış bulunduğuna, davacının zilyetliği haksız osa bile, malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı anılan maddelerdeki zilyetlik davalarını açabilir. Zilyetlik, hukuken korunmuş eylemli bir durum olduğuna göre, zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi, açılmış bulunan bir davanın dinlenilmesine engel de değildir. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması ve uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemenin gerekçesi yerinde görülmemiştir. İddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanıp, birlikte değerelendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA) ve 7.880.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1206
CiLT: 29, SAYI: 8, AĞUSTOS 2003 __________________________ 1207.1
Mahkemece, ödendiği gerekçesiyle istek red edilmiştir. Davacının kapsamdışı personel olduğu ve işveren tarafından hizmet ak-, tinin feshedilmesi nedeniyle fesih işleminin iptali için idari yargı yerinde dava açtığı anlaşılmakta olup, esasen bu konu uyuşmazlık dışıdır. Uyuşmazlık Mahkemesinin 22.1.1996 gün ve 1995/1 E. 1996/1 K. sayılı ilke kararı uyarınca "kapsamdışı personelin kurumları ile olan ilişkileri nedeniyle meydana gelen uyuşmazlıklar idari yargı yerinde görülmelidir, diğer taraftan Dairemizce'de benimsenen Hukuk Genel Kurulu'nun kararı uyarınca özelleştirme kapsamında bulunan kuruluşlarda kuruluşun özelleştirme nedeniyle %51 hissesi satılmış ve kapsamdışı personel bu satıştan sonra çalışmış ise uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerekir. Mahkemece bu olgular araştırılmadan ve görev sorunu çözülmeden davanın esastan reddine karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.2.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.