 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2003/1891
K: 2003/2271
T: 7.4.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN UYGULANMASI
İçtihat Özeti: 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesi o kadastro tutanaklarında belirtilen haklara sınırlandırma ve tes-bitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on (10) yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz hükmünü içermektedir. Ancak idari yoldan oluşan veya yerel hukuk mahkemelerince verilen hükümle tapuya tescil edilen kayıtlara karşı on (10) yıllık hak düşürücü süre uygulanamaz.
(3402 s. Kadastro K. m. 12/3)
Hasan ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair (Antalya 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 26.12.2002 gün ve 618/1167 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı Hasan vekili, dava konusu 6356 ada 2180 ve 6358 ada 2182 parsellere ait tapu kayıtlarının iptal edilerek vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parsellerin kapsadığı taşınmaz bölümleri 1963 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı niteliği ile tespit dışı bırakılmış, 8.3.1989 tarihinde ihdasen Hazine adına 2111 parsel numarası ile tapuya tescil edilmiş, ifraz sonucu 6356 ada 2180 ve 6358 ada 2182 parseller
oluşmuştur.
Davacı vekili, 1962 yılından bu yana süre gelen kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazların idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edildiği 1989 tarihinden 26.12.2002 dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz denilmiştir. Somut olayda, dava konusu parsellerin esası olan 2111 parsel idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilmiştir, bu yolda oluşan tapu kayıtlarına karşı herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılması mümkün bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, bir taşınmazın idari yoldan veya yerel Hukuk Mahkemelerince verilen hükümle tapuya tescil edilmesi halinde Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık dava açma süresi nazara alınmaz. Az önce de açıklandığı üzere, bu süre kadastro yolu ile veya kadastro mahkemesince tesis edilen kayıtlarla ilgili olan bir hükümdür. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin olaya uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin gerekçesi de yerinde görülmemiştir, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanıp birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve 7.880.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 7.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.