 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2002/6947
K: 2002/8566
T: 19.11.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
- DAĞITIM KOMİSYONUNUN KARARININ İPTALİ
ÖZET: Kadastrodan önceki sebebe dayanılarak iptal ve tescil davası açılmış ise 3402 sayılı Kanun 12/3 ve aynı Kanunun 46. maddesinin son fıkrasında belirtilen hak düşürücü süreler içinde olup olmadığının gözönünde tutulması gerekir.
Davacının tesbitten sonra sebebe dayanması konusunda ise, dağıtım komisyonunun geri alma karan yeni bir dağıtim niteliğinde olmadığından dağıtıma kendiliğinden geçerlilik kazandıramayacağmdan davanın reddi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 12/3, 46/son)
Ümit ile Hazine, dahili davalılar Sadife ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (İpsala Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 23.11.2000 gün ve 82/240 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargtıyca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla dosya incelenerek, gereği düşünüldü.
Davacı, uyuşmazlık konusu 298 parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 298 parselin 15 nolu Toprak Dağıtım Komisyonunca miras bırakanı Şaban'a dağıtım yoluyla verildiğini, işlemlerinin tamamlanmaması nedeniyle tapuya tescilinin yapılamadığını, Hazine adına yapılan tesbitin hatalı olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Uyuşmazlık konusu 298 parsele ait kadastro tutanağında, 24.6.1968 gün ve 24 numaralı tapu kaydına dayanılarak 9.6.1974 tarihinde Hazine adına tespit edilmiştir. Dağıtıma ilişkin belgelere göre; dava konusu taşınmazın 29.12.1958 tarihinde davalının miras bırakanı ve babası Şaban'a verildiği, tapuya tescil işlemi yaptırılmadan Köy işleri ve Kooperatifler Bakanlığının (Toprak ve İskan işleri Genel Müdürlüğü Arazi işleri Dairesi Başkanlığı) 14.3.1977 günlü yazısıyla vilayet makamının onayını içeren 15 nolu Toprak Komisyonu kararına dayalı dağıtım işleminin iptal edildiği, Toprak ve Iskan Müdürlüğünce alınan 4.1.1979 gün ve 1 numaralı kararıyla da iptale ilişkin işlemin geçersiz kılınarak eski duruma dönüştürüldüğüne karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere; dava konusu taşınmaz 1959 yılından 15 nolu Toprak Komisyonu tarafından 4753 sayılı Kanunun hükümleri uyarınca davacının miras bırakanı Şaban'a verilmiştir, idarece yapılan dağıtım işlemine dayanılarak lehine dağıtım yapılan Şaban adına tapu kaydı oluşturulmadan 1977 yılında dağıtım işlemi iptal edilmiştir. Somut olayda; dağıtımdan sonra, dava konusu parselin kadastro tesbitinden önce uyuşmazlık konusu taşınmaz Hazine adına tapuya tescil edildikten sonra 9.6.1974 tarihinde yapılan kadastro sırasında Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesinin 2. fıkrası hükmüne dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre; davacı, 1958 yılında yapılan dağıtım işlemine dayanarak istekte bulunmaktadır. Bu durumda, kadastrodan önceki sebebe dayanılmış olmaktadır. Hal böyle olunca, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 ve aynı kanunun 46. maddesinin son fıkrasında belirtilen hak düşürücü süreler içerisinde açılıp açılmadığının gözönünde tutulması gerekir. Somut olayda; tutanağın kesinleştiği 24.2.1984 tarihinden 18.4.2000 dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin ve aynı Kanunun 46. maddesinin son fıkrasıyla getirilen iki yıllık sürenin kaçırılmasından sonra dava açılmış olmaktadır. Davanın öncelikle hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacının tesbitten sonraki sebebe dayanmasının söz konusu olup olmayacağı meselesine gelince: Az öncede açıklandığı üzere; dağıtım işlemi 1977 yılında iptal edilmiş, 4.10.1979 gün ve 1 numaralı kararla dağıtım işleminin iptaline ilişkin önceki işlemlerin geçersiz sayılarak eski duruma dönüştürülmesi yönünde karar alınmış ise de, komisyonunun geri alma kararı yeni bir dağıtım mahiyetinde değildir, iptal kararının idarece geri alınması, iptal edilen dağıtım işlemine kendiliğinden geçerlik kazandırmaz, iptal kararından sonra davacı ve miras bırakana aynı parselin dağıtım yoluyla yeniden verildiğine ilişkin herhangi bir karar da alınmamıştır. Tüm bu açıklamalara göre, yeni bir dağıtım işlemi söz konusu olmayıp, davacı miras bırakanına yapılan 1958 dağıtımına dayanmış olmaktadır. Tüm bu yönler gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA), hukuki yardımın tamamlandığı ve hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 250.000.000 lira Avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında Avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazineye verilmesine, 19.11.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.