Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2002/6326
K: 2002/8264
T: 11.11.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • METRUK KİLİSE YERİNİN KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI VE ZİLYETLİK YOLU İLE  EDİNİLMESİ
ÖZET: Öncesi itibarı ile tapusuz olup kilise yeri olan taşın mazın mülkiyetinin özel idareye ait bulunması ve Özel İdare Müdürlüğünce 1943 yılında ihale yolu ile devredildiği ve satış ve devirle davacıların miras bırakanına geçmiş olmas karşısında, taşınmazın davacılar tarafından kazanıldığımı kabulü gerekir. Ancak, taşınmazın Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğünce, Sağlık Bakanlığına sağlık ev yapılmak üzere iki yıl süre ile tahsis edilmesi karşısında tahsis süreli olmakla birlikte, süreklilik arzedip etmediğiniı araştırılması, şayet süreklilik kazanmış ve sağlık evi olarak kullanılmaya devam edilmiş ise, o takdirde davacıların mülkiyet hakkının tespiti ile yetinilmesi, sürenin sonunda taşınmaz terkedilmiş ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(1341 tarihli Bütçe K. m. 23/5)
 
Yekta ile Hazine ve dahili davalı il Özel idare Müdürlüğü aralarındaki ta pu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Şebinkarahisar Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 12.7.2002 gün ve 55/90 sayılı hükmün Yargıtayca in celenmesi Hazine Temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosye incelendi gereği düşünüldü:
Davacı Sakine miras ortaklığının temsilcisi vekili, 667 ada 6 parselin tapu kaydının iptali ile Sakine mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilme sini istemiştir.
Davalı Hazine Temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 667 ada 6 parsele ilişkin kadastro tutanağında, kaçak ve yitik kişilerden Hazineye intikal eden yerlerden olduğu açıklanarak 1.3.7.1995 tarihinde arsa niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, Yekta'nın yapmış olduğu itiraz kadastro komisyonunca 22.1.1997 tarihinde reddedilerek, tespit gibi tesciline karar verilmiş ve 20.6.1997 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
Davacı vekili, dava konusu edilen taşınmazın kilise arazisi olarak 1943 yıılndan önce Giresun il Özel idare Müdürlüğünce Hamit'e ihale yolu ile satılıp devredildiğini, onun da 5.10.1943 tarihindeki satış ve devri ile Sakine'ye geçtiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı Hazine Temsilcisi, dava konusu yerin kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kalan yerlerden olduğunu bu nitelikteki yerlerin zilyedlikle kazanılamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazın, Özel idareden satış ve devri ile Hamit'e, ondan da davacıların miras bırakanı Sakine'ye geçtiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu parselin, öncesi itibariyle metruk kilise yeri olduğu ve halen zeminde kilise yıkıntı ve kalıntılarının bulunduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde önemli olan yön, bu nitelikteki bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yolu ile edinilmesinin mümkün olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtelim ki, intikal Kanunları uyarınca Hazineye kalan taşınmazların zilyetlikle edinilmesi olanaksızdır. Rumlardan ve Ermenilerden metruk kilise yerlerinin hukuki durumunu ve sonucunu düzenleyen herhangi bir sözleşme bulunmamaktadır. 1341 tarihli Bütçe Kanununun 23. maddesinin 5. bendinde aynen "mübadeleye tabi olmayan tüzel kişilerden metruk bilcümle emvali gayrimenkullerin bütün hukuk ve vecaibi ile bulundukları illerin özel idarelerine devredileceği" öngörülmüştür. Anılan bu hüküm karşısında, metruk kilise arazilerinin mülkiyeti il Özel idarelerine ait bulunmaktadır. Bu nedenle, kadastro tutanağında, dava konusu taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kaldığı yolundaki açıklamalarda isabet bulunmamaktadır.
Dava konusu parselin davacılar tarafından kazanılması meselesine gelince: Bu yerin 1943 yılından önce Giresun İl Özel Müdürlüğünce Hamit'e onun da satış ve devri ile davacıların miras bırakanı Sakine'ye geçtiği ileri sürülmüş, il Özel idare Müdürlüğünün 22.8.1996 günlü yazısında dava konusu yerin ihale usulü ile Hamit'e satışının yapıldığı, 4.6.2002 günlü karşılık yazısında da bu yerin satış ve devrine ilişkin belgelerin yangında zayi olması nedeniyle bulunmadığı bildirilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar; satış ve devir olgusunu doğrulayarak davacılar ve miras bırakanları Sakine'nin 1943 tarihinden, tespit tarihine kadar taşınmaza zilyed olduklarını bildirmişlerdir. Dava konusu parsel, öncesi itibariyle tapusuz olup, Özel idare Müdürlüğünce ihale yolu ile devrettiği ve satış devirle davacıların miras bırakanına geçmiş bulun duğuna göre, bu yerin davacılar tarafından kazanıldığının kabulü gerekir Mahkemece de tüm bu yönler gözönünde tutularak davanın kabulüne kamı verilmiş olması yukarıda yapılan açıklamalar karşısında doğru olmaktadır.
Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 7.5.1999 günlü yazısı ile dava konusu parselin, Sağlık Bakanlığına (Temel Sağlık Hizmetleri Ge nel Müdürlüğü) sağlık evi yapılmak üzere iki yıl süre ile tahsis edildiği bildiril mis, 20.7.1999 günlü tutanakta tahsis amacına uygun olarak teslim edildiğ açıklanmıştır. Kamu hizmetine tahsis edilen bir yer kamu emlaki niteliğini ala cağından, böyle bir yerin iptal ve tesciline karar verilemez. Ne varki, somu olayda tahsis 2 sene ile sınırlıdır. Gerek tahsisin yapıldığı, gerek bu amaçla taşınmazın teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar tahsis yazısında belir tilen iki yıllık süre dolmuş bulunmaktadır. Tahsis, süreli olmakla beraber, süreklilik arzedip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Şayet, tahsis süreklilik kazanmış ve sağlık evi olarak kullanılmaya devam edilmiş ise, o takdirde davacıların mülkiyet hakkının tesbiti ile yetinilmesi, sürenin sonunda taşınmaz terkedilmiş ise, şimdiki gibi davamı kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, bu yön gözönünde tu tulmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine Temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA), 11.11.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini