 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2001/9014
K: 2002/1344
T: 14.02.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YENİDEN OLUŞAN ARAZİNİN MÜLKİYETİNİN KAZANILMASI
ÖZET : TMK.708. maddesinde "birikme, dolum, toprak kayması veya kamuyu ait suluna yutağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle sahipsiz yerlerden yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur" denilmiştir. Gerçek kişilerin veya diğer Kumu Tüzel Kişilerin yeni oluşmuş bulunan bir taşınmazın mülkiyetinin kendileri tarafından kazanıldığı iddiası dinlenemez.
(743 s. MK. m. 708)
Mehmet ile Hazine ve Ö... Köyü Muhtarlığı aralarındaki tapu iptali ve teşci! davasının kabulüne dair (Söke Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 28.6.2001 gün ve 196 - 588 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.
Davacı, dava konusu 20 dönümlük arazi bölümünün adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı Köy Temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kendisine ait 405 ve 406 parsellerin kuzeyinden geçen Menderes nehrinin sürekli aşındırması sonucu parsellerinin yüzölçümünün azaldığını, nehir ile dava dışı 662 ve 685 parseller arasında yeni arazi oluştuğunu ileri sürerek bu arazi parçasının adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporları gözönünde tutularak. Menderes nehrinin aşındırma bölgelerinden getirdiği malzemenin birikintisi sonucu dava konusu taşınmaz bölümünün oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Paftaya göre davacı adına tapuda kayıtlı 405 ve 406 parsellerin kuzeyinde Menderes nehri ve teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokiye göre dava konusu taşınmaz bölümü de Menderes nehrinin kuzeyinde yer almaktadır. Jeolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; Menderes nehrinin zamanla aşındırma bölgelerine doğru kayma gösterdiği, dere yatağı boyunca aşındırma bölgelerinden alınan malzemelerin birikinti alanlarında depolandığı, zamanla birikinti bölgelerinde yeni toprak alanlarının oluşmasına neden olduğu, dava konusu taşınmaz bölümünün Menderes nehrinin birikinti bölgesi olduğu açıklanmıştır. Toplanan deliller, jeolog bilirkişi raporu ile belirlenen bu maddi olgulara göre dava konusu taşınmaz yeni arazi oluşumu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan MK.nun 636 ve 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK.nun 708. maddesi hükümleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Anılan maddelerdeki yeni arazi oluşması mülkiyet hakkının edinme yollarından biri olan asli iktisap niteliğindedir. Gerek yürürlükten kaldırılan ve gerekse onun yerine yürürlüğe konulan TMK. hükmüne göre bu yolla mülkiyet iktisabı ancak Devlet bakımından söz konusu olabilir. Gerçekten de, TMK.nun 708. maddesinde aynen "birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle sahipsiz yerlerden yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur" denilmiştir. Gerçek kişilerin veya diğer Kamu Tüzel Kişilerinin yeni oluşmuş bulunan bir taşınmazın mülkiyetinin kendileri tarafından kazanıldığı iddiası dinlenemez. Ancak bu yolda oluşan araziyi, TMK.nun 708/2. maddesi hükmü uyarınca Devlet, kamusal bir sakınca bulunmadığı taktirde, öncelikle arazisi kayba uğrayan veya bitişik arazi malikine devredebilir. Mahkemenin yeni arazi oluşumu ile ilgili nitelendirmesi yerinde ise de, bu şekilde oluşan arazinin mülkiyetinin Devlete ait olacağı yolundaki hüküm gözden kaçırılarak davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Diğer yönden, jeolog bilirkişinin gerekçeli raporundaki açıklamalar karşısında TMK.nun 708. maddesinin son fıkrası hükmünün olaya uygulanma kabiliyeti bulunmadığı gibi yeni arazi oluşması aynı Kanunun 709. maddesinde düzenlenen arazi kayması şeklindeki bir olgu da değildir. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı nitelendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi Kanuna aykırıdır. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca (BOZULMASINA), 14.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.