Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2001/3562
K: 2001/3449
T: 30.4.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • İMAR İHYA VE ZİLYETLİK YOLUYLA TAŞINMAZ EDİNME
  • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
  • EK SÜRE
ÖZET: Açılmamış sayılmasına kurur verilen davadan sonra-açılan ikinci davada hak duyurucu süre ikinci davanın açıldığı tarihe göre hesabı yani tutanağın kesinleşme tarihinden ikinci davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediğine bakılması gerekir. Görevsizlik kararı ile davanın açılmamış sayılmasına dair karar ile sonuçlandırılan davalarda BK.nun 137. maddesindeki 60 günlük ek süreden yararlanma olanağı yoktur.
(818 s. BK. m. 137)
(1086 s. HUMK. m. 409/5-6)
Yılmaz ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Mut Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 9.11.1999 gün ve 209-368 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı 1960 yılında başlayan imar ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayanmıştır. Dava konusu 628 ve 638 parsel numaralı taşınmazlar tutanaklarda tespit tarihi yazılı bulunmamasına rağmen tutanak arkasındaki tebligat ve komisyon karar tarihlerine göre tespitin 1980 yılında yapıldığı ve, tutanakların 31.1.1981 tarihinde kesinleştiği, tutanaklar arkasına verilen açıklamadan ve tapu kaydının da 19.12.1983 tarihinde oluştuğu Tapu Sicil Müdürlüğünün dosyada mevcut 16.10.1985 tarih, 1028 sayılı cevabi yazılarından anlaşılmaktadır. Dava, 15.9.1998 tarihinde açılmıştır. Açıklandığı gibi davacı 1960 yılından başlayan imar ihya ve zilyetlik nedenine, başka bir anlatımla, tespitten önceki hukuki nedene dayanmıştır. Bu hususta taraflar arasında ve toplanan delillere göre bir tartışma söz konusu değildir. Mahkeme davanın esasını kabul ederken, davalı Hazine vekilinin davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığına dair savunmasını da reddetmiştir. Karardaki gerekçesinde: "3402 sayılı Yasanın 12. maddesinde tapu iptal ve tescil davalarının tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre içerisinde açılabileceğine değinilmiş ise de, 628 ve 638 nolu nizalı yerlere ait tapulama tutanaklarının 1980 yılında kesinleştiği, davacının Mut Sulh Hukuk Mahkemesine 1995/2-190 esas ve karar sayılı dosyasında aynı nedene dayanarak aynı parsellere ilişkin Hazine aleyhine 1995 yılında tapu iptali ve tescil davası açtığı, müracaata bırakılan bu davanın da 23.6.1995 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın 28.8.1998 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, eldeki bu davanın ise 15.9.1998 tarihinde açıldığı, Borçlar Kanununun 137. maddesinde dava hakimin yetkili olmaması veya düzeltilecek bir biçim yanlışlığı ya da vaktinden önce açılmış olması yüzünden reddedilmiş olmasında bu sürede zamanaşımı süresi dolmuş ise alacaklı hakkını istemek için 60 günlük ek bir süreden yararlanır" hükmünün amir olduğu, bu bağlamda eldeki davanın 10 yıllık hak düşürücü sürede açıldığını kabulle işin esasının incelenmesine girilmiş ve dava kabul edilmiştir. Mahkeme, gerek 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinin yorumunda gerekse Borçlar Kanununun 137. maddesi ile ilgili açıklamasında yanılgıya düşmüştür. Açılmamış sayılmasına karar verilen davadan sonra açılan ikinci davada hak düşürücü ikinci davanın açıldığı tarihe göre hesap edilir. Davanın, HUMK.nun 409/5-6. maddesi hükmü uyarınca, açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde davanın açılmasıyla meydana gelmiş olan ve dosyanın işlemden kaldırılmış olmasıyla devam eden hak düşürücü sürenin korunmuş olması sonucu da hükümsüz hale gelir (Prof. B. Kuru H.M. Usulü Cilt: 3, Sh: 2933-2661). Çünkü anılan madde hükmü davaların gerekenden fazla sürüncemede bırakılmasını önleme amacına yöneliktir. Zira açılmamış sayılması gereken bir davanın hak düşürücü süreyi saklı tutma özelliği esasen düşünülemez (HGK. 22.2.1984 T. 8-645-131; HGK. 22.9.1993 T., 1993/8-428-515).
İlk davanın müracaata bırakılması sonucu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde açılmamış sayılan birinci dava hiç açılmamış sayılacağından ikinci dava önceki davanın devamı sayılmaz. HUMK.nun 409/5-6. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde "mahkemece davanın açılmamış sayılması hususunda bir karar verilmemiş olması dahi sonucu değiştirmez. Çünkü anılan madde hükmü davaların gereğinden fazla sürüncemede bırakılmasını önleme amacına yöneliktir". Mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararı henüz kesinleşmemiş olsa dahi derdestlik durumu gene son bulur. Çünkü, dava yenileme süresinin bittiği veya dosyanın ilk takipsiz bırakıldığı tarihte kanundan dolayı açılmamış sayılır (Prof. B. Kuru H.M.Usulü Cilt: 3, Sn: 2960;-HGK. 23.10.1981 T. 14/2171-686). Yukarıdaki açıklamalar karşısında hak düşürücü sürenin ikinci davanın açıldığı tarihe göre hesabı yani tutanağın kesinleşme tarihinden ikinci davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediğine bakılması gerekir. Somut olayda yukarıda açıklandığı gibi tutanağın kesinleştiği, tapu sicilinin oluştuğu ve dava konusu parsellerin tapuya tescil edildikleri tarihten dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve davacının tespitten önceki nedene dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin Borçlar Kanununun 137. maddesiyle ilgili yorumu ve dayanağı da yasal değildir. Borçlar Kanununun 137. maddesindeki 60 günlük ek süreden yararlanabilmek ve zamanaşımı süresini 60 gün daha uzatabilmek için davanın yetkisizlik kararı ile sonuçlanmış olması gerekir. Görevsizlik kararı ile ve davanın açılmamış sayılmasına dair karar ile sonuçlandırılan davalarda ek süreden yararlanma olanağı yoktur. Ayrıca, ek süreden ancak zamanaşımına tabi olan davalarda yararlanılabilir. Hak düşürücü süreye tabi olan davalarda 60 günlük ek süreden yararlanılamaz. Zira bu süre zamanaşımı süresi olup hak düşürücü süre değildir. Zamanaşımı defi olup taraflarca zamanında ileri sürülmedikçe hakim tarafından kendiliğinden gözönünde tutulamaz. Hak düşürücü süre ise kamu "düzeni ile ilgili olup yargılamanın her safhasında hakim tarafından kendiliğinden gözönünde tutulur. 3402 sayılı Kanunun 12. maddesindeki süre aynı haklarla ilgili olup 137. maddenin düzenlendiği Borçlar Hukuku ile ilgisi yoktur. Madde metninde de belirtildiği gibi ek süre ancak geçirilmiş olan zamanaşımı eklenebilir. Kadastro Kanununun 12. maddesindeki sürenin hak düşürücü süre olması nedeniyle ek sürenin geçirilmiş olan bu süreye eklenmesi mümkün değildir (fazla bilgi için Yargıtay Dergisi Temmuz-2000, Sayı: 3;Sh: 505 ve devamı).
Yukarıda açıklanan nedenler ve 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinin: "tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü karşısında davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, değişik düşüncelerle kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 30.4.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini